Boğaziçi Gençlik Mücadelesinin Önünü Açacak

Boğaziçi direnişi bugün önemli bir kazanım elde etti. Gençlik mücadelesinin önünü açacak ve önemli sorumluluklar yükleyecek bir kazanım gerçekleşti.
 
En önemlisi Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri herkesi ilgilendiren bir çizgide mücadelesini sürdürdü. ‘Boğaziçi bunu haketmiyor’ başlığıyla mücadele yürümedi. Bütün üniversiteler adına fitili ateşlemeyi önüne koydu ve yaptı. 
 
Bütün üniversiteler adına bir program öne sürüldü. Ve en başından beri bu program öne çıktı. Neydi bu program ve bu slogan? “Atanmış değil seçilmiş rektör” sloganı ve üniversitelerin seçimle yönetilmesi programı… En başından en sonuna kadar bu perspektif netti. 
 
Hem herkes için bir mücadele perspektifi hem de ne istendiğinin belli olması bu direnişi bütün toplumun sahiplenmesini sağladı. Bir şeyi istemek yetmez. Tıptı Boğaziçi direnişinde olduğu gibi herkesin istemesini sağlamak gerekir. İşte bu başarıldı.
 
‘Seçim olmasın bir kişi her şeye karar versin’ diyecek insan var mıdır? En azından toplumun seçim yapılmasını önemsediğini biliyoruz. O nedenle iktidarın elinde sadece kaba kuvvet kaldı. Ancak bu kadar meşru bir mücadeleyi kaba kuvvet de bastıramadı. Hatırlayalım. Tutuklu yargılama kararı verilen Boğaziçi öğrencileri büyük bir mütevazılıkla ve büyük bir özgüvenle “Bundan sonrası sizde” dedi. Bu üç kelime  “Bu bize bağlı bir direniş değil, bizi tutuklasanızda devam eder ve bizi yıldıramazsınız” anlamına geliyordu. Herkes mesajı aldı.
 
Peki tüm bu sonuçlar nasıl bir yöntemle oldu? Hepsinin arkasında kolektif bir bilinç var. Yalnızca bir hocanın, bir öğrencinin, bir örgütün aklına gelen, içinden geçen fikirler değildi. Kahramanların, başkanların direnişi de değildi. Herkes beraber düşündü ve doğru hedefi bulmaya çalıştı. Bu kolektif karar verme, kolektif hareket etme çabası önemli bir örgütlenme tarzıdır. Tastamam sağlanamadı belki ama biraz başarılması bile ne kadar önemli sonuçlar yarattı.
 
Gençlik mücadelesinin öncülerine düşen bu açılan yolu ilerletmek olmalıdır. Bir program öne süren, toplumsallaştıran, herkesin söz hakkına sahip olduğu öz örgütlenmeler yaratan bir mücadele. Melih Bulu görevden alınmasa da Boğaziçi direnişini örnek gösterecektik. O zaman “ama başarılamadı ki” cevaplarıyla karşılaşabilirdik. Ancak şimdi elimizde Cumhurbaşkanı’nın bile imzaladığı kanıtlar var. Melih Bulu yok. Üniversite seçim tartışıyor. Kazanmış doğrulanmış mücadele ve yöntemleri var. Gençlik bu noktadan geriye düşmemek için çabalamalıdır.