Geçen hafta Medyascope'da yayınlanan Adını Koyalım programında konuşulanlar, bizim de güncel olarak yürüttüğümüz tartışmaları ele alıyordu. Konunun ‘uzmanlarının’ toplumsal muhalefet hareketleriyle ilgili yaptıkları değerlendirmeler hem meselelerin iç yüzleriyle ilgili ne kadar sığ bir bilgiye sahip olduklarını, hem de liberal bakış açılarının ufuksuzluğunu ortaya çıkardı.
Programda ele alındığı şekliyle toplumsal muhalefet, yani iktidarın çeşitli uygulamalarına karşı ortaya çıkan toplumsal direnişler yere göğe sığdırılamıyor. Ancak siyasi partilerin bu hareketlerle kurdukları ilişkilerle ilgili değerlendirmeler liberal dar kafalılığın güzide örneklerini oluşturuyor.
Bu liberal uzmanların ilk yanılgısı elbette bu toplumsal itiraz hareketlerinin siyasi partilerden bağımsız şekilde oluştuğunu hayal edebilmeleridir. İster kadın hareketi gibi bir tarihe sahip mücadele alanları olsun, ister Boğaziçi direnişi gibi güncel ve daha küçük çaplı direnişler olsun elbette tarif edilen gibi ‘steril’ yerler değil. Tüm bu hareketler zaten az ya da çok şekillerde ‘siyasi partilerin’, daha doğrusu geniş kapsamlı programlara bağlı kişilerin de özneleri arasında bulunduğu, tartıştığı ve bu tartışmaların sonuçlarına göre yol alan yerlerdir. Elbette liberal ‘uzmanlar’, vekillerin havadan inip bu hareketlerin sözcülüğünü yapmaya çalışmalarını eleştirirler ancak bu alanlarda siyaset üreten, tartışmalara katılan, emek veren sol sosyalist kurumları görmezden gelirler.
Toplumsal hareketler nadiren kendiliğinden ortaya çıkıp belli programatik görüşlerden bağımsız olarak mücadelelerini sürdürür. Hepsinin içinde az ya da çok onları ileri taşımak için mücadele veren deneyimli insanlar vardır. Toplumsal hareketlerle siyasi partiler arasındaki ilişkileri yalnızca vekillerden ibaret görmek, ancak hayatlarındaki tek gayeleri vekil danışmanı olmak olan liberaller için geçerli olabilir.
Sayılabilecek ikinci yanılgı ise özellikle kadın hareketi örneğinde, bir toplumsal hareketin gücünün içerisindeki tartışmaları bastırabilmesine bağlanmasıdır. Halbuki durum tam tersidir. Kadın hareketinin şu anda geldiği nokta hareketin tek tipe dayanmasından değil, temelli bir tartışmanın uzun bir süredir yürütülmesinden kaynaklanmakta. Bu tartışma süreci seneler önce ‘kadın cinayeti’ kavramıyla başlayıp bugüne kadar geldi, güncel olarak da yine kendi sonuçlarını yaratmaya devam ediyor. Hareketin geniş kesimlere ulaşabilmesi büyük oranda bu tartışmaların başlatılıp örgütsel sonuçlarının takip edilmesine dayanıyor. Ancak kapsayıcı, sistematik bir fikrin genel alışkanlıklara rağmen başarıya ulaşma olasılığı bir liberal için kabus gibidir. O nedenle o burada da ayrışmaları değil, ayrışmalara rağmen yapılan bir birleşmeyi görür.
Liberallerin böyle yanılgıları elbette eksik verilerin sonucu değil. Genellikle gençliklerindeki sol fikirlerinden dönenler olarak meselelerin gerçek boyutlarını saklamak, kendi aldıkları konumları haklı çıkarmak için ne gerekiyorsa onu söylerler. Bu konuları da işte bu şekilde yorumlamaya çalışıyorlar. Toplumsal hareketlerin kendiliğinden olmalarını, güncel siyasetten uzak oluşlarını, kalıcı örgütlenmeler yaratamayışlarını övüyorlar. Siyasi partilerle, sistemli ve programatik fikirlerle bu hareketlerin arasındaki mesafeleri kutluyorlar. Örgüt lafzını hiç anmıyorlar, andıklarında ise tekrar tekrar ‘tövbe’ ediyorlar. Çünkü en sonunda kendi ‘uzmanlıklarına’ örgütsüz bir toplumda yer olacağını hissediyorlar.
Acı olan şu, liberallerin değerlendirmelerinin tam aksine tüm dünyada toplumsal hareketlerin asıl eksikliği, kendi acil taleplerini bile açık şekilde dillendiremeyen konuma düşmeleri, sistemli bir dönüşüm fikrinden uzak olmaları ve bu nedenlerle kalıcı bir etki yaratamamalıdır.
Biz bu liberallerin ne uzmanlıklarını, ne de onların toplumsal hareketleri sistematik fikirlerden uzak gören küçültücü fikirlerini kabul edebiliriz. Ağızlarına sistem, örgüt, süreklilik, program kelimelerini almayanların kimseye anlatacak, öğretecek bir şeyi olamaz. Toplumsal hareketler her an kendi kabuklarını kırabilme, deneyimlerini bir adım ötesine ilerletme potansiyelini taşırlar. Onları değerli kılan zaten bu ihtimaldir.
Ne yazık ki saydığımız liberal fikirler muhalefet arasında çok yaygındır. Her yoldaş bu fikirsel tartışmaları önemsemeli ve her fırsatta bu farkları anlatmaya, açıklamaya çalışmalıdır.