İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kalktıktan sonra ülke çapında eylemler yapıldı, Bitlis Kadın Meclisleri de bu eylemleri düzenleyenlerden biri oldu. Pek çok şehirde eylemler oldu. Ancak Bitlis’te örgütlenip eylem yapabilmek çok olağandır diye düşünmeyelim. Denk gelmiştir diye düşünmeyelim. Bir anlık öfkeyle toparlanmışlardır diye düşünmeyelim. Çünkü böyle olmadı. Peki nasıl oldu?
Sosyal medyadan son zamanlarda Bitlis Kadın Meclisleri’nin birkaç eylemini, çektikleri videoları görebilirsiniz. Ancak bu görüntülerin öncesinde en az iki yıllık bir örgütlenme süreci var. Kadın Meclisleri 81 ilde örgütlenmeye ve hangi il olursa olsun herkesin katılımını sağlayabilecek bir politikaya karar verdi. İşte bu kararla beraber Bitlis’ten gelen bir ya da birkaç kadının katılma talebini Kadın Meclisleri önemseyerek karşıladı. Yıllardır öyle ya da böyle, eksile çoğala, düşe kalka ama değerlendire değerlendire Bitlis Kadın Meclisleri var edildi. Şimdi ise İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kalkmasının ardından toplumun tepkisinin sönünmlenmesine rağmen Bitlis eylem yaptı.
Bitlis’te eylem yasağı olmasına rağmen Bitlis Kadın Meclisi eylemini gerçekleştirecek yol buldu. Yasağa rağmen, engel olunacağını bilmelerine rağmen gökkuşağını göstermeyi denediler. Basın açıklamasını hem Türkçe hem Kürtçe okudular. Bunların her biri fikirdir, her biri mücadele deneyimidir. Ancak mücadeleyi sürekli büyütmeye kararlı bir örgütsel işleyişte tüm bunlar mümkün olabilir.
Kadın hareketi ne oldu da bu kadar büyüdü diye çok fazla köşe yazısı okuyabilirsiniz. Her biri çok iyi eğitimli, Türkçeye akademik düzeyde hakim, ‘uzman’ kişilerin yazılarıdır. Siyasetle, örgütle alakası olmayan bir takım kadının ellerinde çiçeklerle hemencecik eylem yapıverdiğini anlatırlar. Ama kadın kurtuluş mücadelesinin gerçekten nasıl büyüdüğünü merak edenlere Bitlis Kadın Meclisleri’ni işaret edebiliriz. Oradaki arkadaşlarımızın deneyimlerini dinleyebilirler. Toplumsal bir mücadele için o mücadelenin mutlaka bir örgütü olması gerektiğini anlatırlar. Kaç kişiyle değerlendirme yaptıklarını, doğru sloganı kaç toplantı yaparak belirlediklerini, başka kadınlara nasıl ulaştıklarını, polisle karşı karşıya gelirlerse nasıl tavır aldıklarını, nasıl denediklerini, nasıl zorlandıklarını, nasıl başardıklarını anlatırlar.
Sadece bir çırpıda akla gelen tüm bu deneyimler yılların örgütlü mücadelesinin deneyimidir. Bir kişi iken iki kişiye, beş kişiye ulaşan, sonra tekrar eksilse de tekrar örgütlenmeyi zorlayan, hem fikrini üreten hem eylemini örgütleyen kadınların deneyimi bu mücadeleyi ilerletti. Şimdi sosyal medyadan görünmeyen böyle Bitlis gibi çok il var. Örgütlenen ve güzel eylemlere hazırlanan iller var. Zorlu bir yol evet ancak açık açık örgütlenen kadınların yolu açık...