Bir Gün Değil Her Gün Deniz Olunmalı

Bugün Deniz, Yusuf ve Hüseyin yoldaşların idamlarının yıldönümü. Sermaye düzeni bu 3 genç yoldaşımıza ve nice genç devrimciye saldırarak yükselen devrimci mücadeleyi geriletmeyi amaçladı. 12 Mart 1971 darbesinin öncesinde ve sonrasında başta devrimci gençler ve onunla birlikte işçiler, yoksul köylüler sermaye devletinin şiddet politikasıyla karşı karşıya kaldılar.
 
Onlar idam edildi. Birçok genç devrimci de katledildi. Bugün de birçok kesim özellikle 6 Mayıs’ta gerçekleşen idamlara karşı acılarını hala koruyor, idam edilenleri anmaya gayret ediyor.
 
Bilen bilir biz başından beri devrimcilerin ve toplumsal olayların anılmasına pek taraftar değilizdir. Sosyal medyanın neredeyse tamamen bundan ibaret oluşu bizi bu konuda sıkıştırmasa bu politikamızı esnetmeye de hiç yakın değiliz. Ancak günümüzde solcu olmak resim paylaşmaktan, devrimci olmak aforizma beğenmekten ibaret sanılıyor. Dünya komünist hareketinin doğum, ölüm, okula başlangıç, o şehrin istasyonuna bir geliş dahil her günü özel kabul ediliyor ve mutlaka bir görsel, söz paylaşılıyor. Hemen her gün, hemen her yıl bu ritüel daha da yerleşerek, daha da katlanarak sürüp gidiyor. Biz maalesef pes etmeye yakın bir noktaya geldik. Biz de paylaşıyoruz, yayınlarımızda yer vermeye çalışıyoruz artık. O zaman eleştirelliğimizi de herkes her anmamızda okumaya katlanır.
 
Biz bu ritüellerin devrimci mücadeleyi bir inanç biçimine dönüştürdüğü kanaatindeyiz. Biliyorsunuz kandil ve mevlitleri de müslüman dünyası aslında tartışmalı buluyor. Bu tarz yüceltme etkinlikleri inanç sistemlerinde bile tartışmalıyken devrimci olma iddiasındaki politik eğilimler bu ritüelleri tartışmasız kabul ediyor.
 
Andığımız, her yıl cesaretlerini, mücadelelerini yadettiğimiz yoldaşlarımızın fikir ve eylemleriyle olan aramızdaki mesafeyi hiç düşünüyor muyuz? Evet yoldaşlarımızın idamı bugün bile anmaların konusu oluyor, peki geliştirdikleri fikirler, kurdukları örgütler, yaptıkları eylemler, girdikleri mücadeleler, yaşadıkları ayrışmalar ne kadar bugünkü mücadelemizin konusu oluyor?
 
Bizce ortada el birliğiyle ortak olunan bir sahtekarlık var. Devrimci önderler ve toplumsal mücadele günleri yüceltildikçe herkes o iddialara ulaşılamayacağını anlatmak istiyor. Denilmek isteniyor ki bu yüce eylemleri yüce insanlar yaptı ama biz yapamadık, yapamayız. Eski solcuların, güncel demokratların evdeki, iş yerindeki sohbetleri maalesef tamamen bunun üzerinedir. Onları örnek alanların sayısı yücelterek uzaklaşanların sayısından ne yazık ki çok daha az.
 
Biz o örnek alan yoldaşların bir kısmıyız. Biz devrimcileri özel günlerde anmayız. Biz “kandil geceleri, kandil oluruz” diyen halk mücadelesi geleneğinin bugünkü sürdürücüleriyiz. Yoldaşlarımız onları analım diye ölümleri, zulümleri gülümseyerek karşılamadılar. Onların kurdukları örgütleri, eylemleri, fikirleri takip edelim, geliştirelim diye o zorluklara göğüs gerdiler. Güncel devrimcilerin görevi Denizlerin, Mahirlerin, İboların, Mazlumların her gün yoldaşı olmaktır.