Fatsa'da 'Söz, Yetki, Karar ve İktidar' Gerçekten Halkındı

Fatsa'da "söz, yetki, karar ve iktidar"  lafta değil pratikte halkındı. Fikri Sönmez, bütün bir kentin üretenler tarafından yönetilmesinin sözcülerinden biriydi. Fatsa'nın başkanı değil yoldaşıydı.

Tarım ürünleri üretip satmanın başkanlığını yapmadı. Herkesin siyasete katılmasının önderliğini yaparak örnek oluşturdular. Bu topraklarda bir Fatsa deneyimi yaşandı. Fatsa'dan sonra hiçbir yerel yönetim, Fikri Sönmezlerin deneyimini hedefine dahi koymadı.

Bugün söz yetki karar iktidar halka sloganlarını en başa yazanların hiçbir deneyiminde Fatsa’daki yerinden yönetim modelinin önerisini göremezsiniz. Fatsa’da halk komiteleri gerçekten belediyeyi yönetiyordu. Kararlar bu komitelerde alınıyor, bu komiteler aracılığıyla uygulanıyordu. Her görüşten insanın gerçekten tartışması ve karar alması mümkündü, öyle de oldu. Fikri Sönmez belediyeye başkanlık etmedi, Fatsa halkının yönetme deneyimine yoldaşlık etti. Fatsa hedefe konularak nokta operasyonu yapıldığıda dahi, buna karşı çıkan yalnız bir başkan yoktu, direniş komiteleri vardı.

Sonraki yıllarda Fatsa’yı anmayı çok sevenler, halk meclisleri oluşturulmasına hiç hevesli olmadılar.

Bir diğer yanılgı da, bu deneyin Fatsa’ya özel, yalnız Fikri Sönmez’in yeteneklerine bağlı ve buraya özgü kalmasının yeterli görüldüğü tartışmasıdır. Fikri Sönmez devrimciydi, Devrimci Yol’un neferlerinden biriydi. Fatsa'daki deneyim yalnız Fatsa'yı düşünerek değil tüm ülkeyi düşünerek oluşturuldu. Bu bir yerel yönetimdi ama ülke çapındaki yönetimin sembolüydü. Bu deneyin ülkeye örnek olabilmesi için Fatsa’da birçok çalışmalar yapıldı. Bu yolda yürürken, baskılar ve ardından darbeyle karşılaştılar. Bir küçük kasabanın kendi kendini yönetmesinden ibaret olmanın ötesinde, devrimci bir yolun örneğini oluşturmaktı Fatsa’nın hedefi. Fikri Sönmez’in 12 Eylül mahkemesinde son sözü Fatsa’da var edilen deneyimin özetiydi: “Ne yaptıysam halkım için, halkımla beraber yaptım.”

“Halk ile beraber” yapmanın başka bir örneği başka bir dönemde ortaya koyulmadı. Çeşitli belediye seçimlerini kazanan sosyalistler ya da demokratlar oldu ama halk meclislerini hiç öne sürmediler. Başkanlarının iyiliğini ve solculuğunu anlatmakla yetindiler. Tek bir başkanın değil halkın yönetiminin esas alınması gerektiğini, EHP’liler 2019’da  kendi adaylarıyla girdikleri yerel seçimlerde, seçim programının başına yazarak öne sürdüler.

Yolumuz sözü, yetkiyi, kararı ve iktidarı Fatsa’da halka veren Fikri Sönmezlerin yoludur.

Son dönemde de halk meclisleri olgusunu çok kez tartıştık. Gezi süreci ardından da çeşitli deneyimler ortaya çıktı. Bu konuda yaklaşımımız, soldan büyük oranda ayrıştı. Bu açıdan meclislerin nasıl olması gerektiğine dair yaklaşımımızı linkteki yazıdan okuyabilirsiniz.