Platformdan Meclise Sıkışarak mı Sığmayarak mı?

Bu tekerleme gibi başlığı neden seçtik? Bir tekerlemeyi tartışmaya açmak için. Aynı zamanda devrimci siyasette fikri takibin önemine vurgu yapmak için.

Bundan 12 yıl önce Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kuruldu. Platform adından da anlaşılacağı üzere artan kadın cinayetlerini merkezine alan bir kadın politikası belirledi. O yıllarda kadın cinayetlerini odağına alan bir mücadele yoktu. Genel kadın hareketinin gündemleri arasında şiddet başlığı altında yer alıyordu. Ama bu konuya odaklanılmamıştı.

Platformun oluşumunda inisiyatif sahibi olan devrimciler, en geniş kadın kitlesinin temel sorununu hedef almayı önemsediler. Kadın cinayetleri kadına yönelik şiddetten hem ayrışıyor hem de çeşitli maddi sebeplerle artıyordu. O yüzden doğrudan hedef alınmalıydı.

Kadın hareketini sıkışıklıktan çıkaran temel siyasal hamle budur. Bu sayede en geniş kadın kitlesine ulaşılabildi. Örgütlü kadın mücadelesi önceki zamanlara göre belirgin oranda güçlendi. Siirt’ten Konya’ya, Zonguldak’tan Antalya’ya ülkenin her yerinde hem eylemler hem örgütlenmeler yaygınlık kazandı.

Kadın hareketine yeni başlayanların “sıkışma” diye arkadaşları arasında karalamaya çalıştıkları genişlik budur. Şöyle ki kendilerinin dibinde bekledikleri sendikal bürokrasinin kat kat üzerinde bir örgütlülük, yaygınlık ve güncellik kazanılmıştır diyebiliriz.

Hemen fark edileceği  üzere platformdan ayrı bir de Kadın Meclisleri var. İkinci genişlemenin örgütsel karşılığı da işte Kadın Meclisleri’dir. O da yeni sayılmaz, 2017’nin sonunda kuruldu.

Kadın cinayetlerine karşı öne çıkan örgütlü kadın hareketi, kadın kurtuluş mücadelesinin ve toplumsal mücadelenin yeni güncel mücadele başlıklarını da kapsamak üzere Kadın Meclisleri’ne dönüşerek ilerledi.

Bu da ikinci genişleme adımıdır. Hem hedefler hem de örgütsel form, Kadın Meclisleri’nin oluşumuyla bugünkü karmaşık yapısına kavuştu..

Görüldüğü üzere kadın cinayetleriyle başlayan bu seyir, hep kabından taşmayı başarmış. Örgütlülüğü sayısal yığılma olarak ele almıyoruz. Nicelik kadar, nitelik olarak da var olan seviyenin ilerisine gidildiği söylenebilir.

Kadın Meclisleri’ni neyle ölçebiliriz? Komünizm adına “tarımsal faaliyetler” yürüten ne başkanların, ne de şanlı örgütlerin herhangi faaliyetlerinde herhangi bir katılımcı form göremedik. Gerçekten göremedik. Fotoğraf çektirmeye, “görünür” olmaya aşık bu topluluklar, neden meclislerin kurulmasına, ilermesine, karar almasına ve uygulamasına önem vermezler. Veriyorlardır mı diyorsunuz? Biz de diyoruz ki eğer öyle olsaydı, kesinlikle bunun fotoğrafını çektirip paylaşırlardı.

O halde gelelim sonuca. Bu meselede sıkışıklık nerede? Siyasal yaşamları üniversite kampüslerinin içine sıkışıp kalanlar için, baktıkları her yer dar görünüyor olabilir. O halde onların yapması gereken dar bakışlarından bir an önce kurtulmak olmalıdır.