Ya Aşı Herkese Ulaşacak Ya Zorunlu Olmayan Üretim Duracak Ya da 1 Mayıs Yapılacak

1 Mayıs’ı ikiyüzlü bir yasakla karşılıyoruz. Emeğin başkenti İstanbul başta olmak üzere birçok ilde 1 Mayıs’lara yasak kararları açıklanıyor. Bu bilim düşmanı gerici iktidar ile pandemide serbestlik üzerine yarışacak değiliz. Ama bu ikiyüzlülüklerini de normal karşılayacak değiliz.

 
Pandeminin üzerinden bir yılı aşkın süre geçti. Aşılamayı tamamlayan ülkeler var. Aynı zamanda henüz aşı sınırlarından geçmemiş ülkeler var. Salgın yeni tanışılan bir şok olmaktan çıkalı epey oldu. Artık her kesim ne yapıyorsa, bilinçli yapıyor. Tüm dünya insanlığı kapitalist dünya düzeninin ikiyüzlülüğünü de izliyor. Dünya halkları egemen sınıfların çıkarına tüm hamlelerini görüyor ve şimdilik insanlığın sağlığı için dişini sıkıyor. Öfke birikiyor. 
 
Bu ülkenin iktidarı ise iki kat kriz yaşıyor. İnsan sağlığı diye bir gündemleri yok. Onlar bu toplumun gözüne soka soka; kendi zümrelerine refah, halka sefalet politikasını sürdürmeyi bir güç gösterisi sanıyorlar. Artık AKP-MHP iktidarının güç gösterisi derdi, insanlığı kat be kat öldürüyor. 
 
Geçen yıl, yani pandemi ile tanışmamızın ilk aylarında 1 Mayıs’ı “herkesin evde kalabilmesi için işçilere ücretli izin” sloganlarıyla karşılamıştık. Pandemi yeni bir durumdu ve aşı diye bir şey yoktu. Ama şu bir yıllık süreçte, işçilerin değil evde kalabilmesi için tek bir adım, patronların işçilere daha korkunç koşulları dayattığı binlerce örneği gördük. Patronları kurtarmak için çıkardıkları yüzlerce yasaya şahit olduk. Batan ekonominin tüm yükünün işçilerin sırtına yüklenmesini gördük. Her geçen gün emekçi halkın işsizliğine yeni kılıflar uydurduklarını izledik. Ücretsiz izin furyası katlandı, Kod 29 saldırısı katlandı, zaten on binlere ulaşan işsizlere binlercesi ekledi. İşçi sınıfı için değil evde kalabilmek, kapitalizmin ilk yıllarını andıran bir sefalet düzenini yaşattılar. Tüm bunların üzerine gözümüzün içine baka baka kendi kongrelerinde davul zurna oynadılar. O görüntüler bu toplumun hafızasından gitmeyecek.
 
Aşı yok, önlem yok, bilim yok. Tüm bunlar yok ama 1 Mayıs'ın bir afişine bile yasak var. İşçiler o fabrikaları, atölyeleri, marketleri, tüm işyerlerini doldurmaya devam ediyorsa, üretmeye devam ediyorsa, 1 Mayıs’ını da yapmak hakkıdır kardeşim. Ya herkese aşı yapılacak, ya o zorunlu olmayan üretim duracak ya da 1 Mayıs yapılacak. Bu işçi sınıfının ve devrimcilerin söke söke alacağı hakkıdır. 
 
Bu kadar yoksulluğun, bu kadar adaletsizliğin kol gezdiği bu ülkede, işçi sınıfının açacağı yeni yollara ihtiyacımız var. Ülkenin sağı nasıl köhne bir düzeni dayatıyorsa, karşısında bir o kadar yenilikçi direnişe ihtiyacımız var. Objektif durum bugüne kadar bilinen, yerleşik muhalefetin bu umudu vermediğidir. Bu gerçekliği gören tüm kesimler için çözüm; beklemek değil o itiraz biçimlerini elleriyle var etmeleridir. Ve sorunun kaynağına yönelmesidir. Bunun deneyimi bu topraklarda da gün yüzüne çıkacak. Bu kadar öfke dolan emekçi halk taşacak. Bu yalnız 1 Mayıs gününün kavgası değil, bugüne kadar süregelen uzlaşmaz çelişkinin kavgasıdır. 1 Mayıs bizim için bunun bir kez daha ilanı olacak. Bu düzenin tüm köhnemiş kalıntılarını yeryüzünden silip atmak için, 1 Mayıs’ta o hedefe bir adım daha yürüyeceğiz. Yolumuz açık olsun yoldaşlar.