Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bugün Meclis’te yaptığı konuşma ile yıllık bütçe görüşmeleri sürecini başlattı. Hükümetin bütçe teklifi önce komisyona, oradan da Genel Kurul’a gidecek.
Yıllık bütçe devletin tüm organlarının neye ne kadar para harcayacağının bir taslağı olarak tartışılacak ve AKP’li vekillerin oylarıyla da büyük ihtimalle kabul edilecek. Bütçeyi konuşmadan önce AKP’nin başkanlık sistemi ile Meclis’in bütçe ile ilgili yetkilerini iyice kısmış, denetim ve itiraz süreçlerini etkisiz kılmış olduğunu da söylemek gerekir. Yine de hazırlanan bütçe, kamu harcamalarının, hatta devlet politikalarının ne yöne gideceğinin en güçlü göstergelerinden biridir. O nedenle incelenip tartışılması ve emekçi halkın yararına alternatiflerinin ortaya konulması gerekir. Bu gündemlerin hepsini sırası geldikçe derinlikle ele alacağız.
Fuat Oktay’ın sunumundan bugünlük çıkarılacak olan nokta ise şu tek cümlede gizli: "Büyüme oranlarımızdan ihracat rekorlarına, sanayi üretimindeki artıştan cari açığımızdaki iyileşmeye kadar pek çok gösterge, Kovid-19 salgınına rağmen Türkiye’nin yoluna güçlenerek devam ettiğini ortaya koymaktadır”.
İşte bu cümleden Saray’da hazırlanan bütçenin nasıl ve neye göre hazırlandığı ortaya koyuluyor. Türkiye ekonomisindeki gidişatı olumlu bulan bir anlayışın hazırladığı bütçede halkın ihtiyaçlarının çok da yer tutmayacağı belli. Daha sorunları bile ortaya koymayan bir iktidar elbette bütçede de sermayenin çıkarlarını her şeyin önüne koyacaktır. Oktay’ın ekonomideki iyi durumu gösterdiğini söylediği göstergeler ya direkt manipülasyon ya da halka değil sermayenin durumunu anlatan veriler yığınıdır.
Yalnızca faiz ödemeleri için ayrılan 240,4 milyar lira bile ekonominin nasıl bir batakta olduğunu, AKP’nin kur politikalarıyla artacak dış borçla derinleşecek bu batağın büyüklüğünü gösteriyor.