Erdoğan dün New York’da başladığı Biden’a yönelik sitemlere bugün de devam etti, “Amerika'daki liderlerin hiçbiri ile böyle bir konum yaşamadım” dedi. Sonra da Çarşamba günü Putin ile yapılacak görüşmeyi ve Putin’den neler beklediğini anlattı.
Siyasi iktidar için Rusya uzun süredir ABD’den uzaklaşmayı sağlayacak, daha doğrusu bunun bir tehdit olasılığı olarak gösterildiği bir odak olarak sayılıyor. ABD ile aralar ne zaman bozulsa ‘O zaman biz de Putin ile anlaşırız’ tavrına bürünülüyor. Ancak güncel koşullara bağlı olarak böyle bir ‘dönüşün’ olasılığı çok düşük görünüyor. Rusya ile kısmi anlaşmalar sağlansa bile siyasi iktidarın dönüp dolaşacağı ‘kürkçü dükkanı’ ABD. Bunu S-400 ve Patriot tartışmalarından, yani ‘Ne kadar pahalı olursa olsun alabiliriz’ denmesinden ve kapının ABD’ye hep açık bırakılmasından anlayabiliriz. Son gelişmelerde Biden ile ilişkilerin istendiği gibi gitmediği açık. Çünkü Biden için Erdoğan ile anlaşmak için bir sebep yok. Afganistan gündemi böyle bir imkan yaratabilirdi ama olmadı. Rusya ile geliştirecek ilişkilerin ise ABD’nin yaratacağı fırsatları yaratma potansiyeli yok. Ekonomik gidişat çok büyük oranda Batı’dan, yani ABD’nin izniyle gelecek yatırımlara, kredilere bağlı. Rusya’nın ise bu imkanları kısıtlı.
Erdoğan bugün konuyu Suriye rejiminin durumunda açıyor ve Putin’e bu konuda birlikte çalışma çağrısı yapıyor. Yani geçen yıllarda ortada olmayan yeni hiçbir şey sunulmuyor. Erdoğan böyle bir sıkışmışlık ortamında kapıları aşındırıyor ancak somut koşullar bir kazanım elde etmesine imkan vermiyor.