Beton Düzeninin Yurtdışı Zaferi Böyle Olur

New York’da Türk Evi binasının açılışı, Erdoğan’ın katılacağı BM Zirvesi öncesinde sözde dışarıya, gerçekte ise içeriye propaganda vesilesi oldu. AKP elitleri açılışta toplandı, New York’un şatafatlı bir bölgesinde koca bir binanın açılışıyla gurur duydu. Elbette iktidarın büyük dış politika zaferi sadece parasıyla yaptırılmış bir binadan oluşamazdı. Açılışın fikirsel boşluğunu da Erdoğan’ın kitabı doldurdu.

AKP elitleri bu sefer de açılışı övme yarışına başladı ancak Özlem Zengin birinciliği kimseye kaptırmadı. 1977 yılında satın alınan binanın yıkılıp yeniden yapılmasını “500 yıllık Türk dış politika tarihinin en önemli günlerinden’ diye niteledi. Bu övme yarışına rağmen açılışın niye bu kadar abartıldığı ve binanın sade yurttaşların ne işine yarayacağı anlaşılamadı.

AKP’nin fikri dünyasında köprüler, yollar, santraller gibi oluşumlardan, kısacası büyük inşaatlardan başka bir şey yok gibi görünüyor. Bu yapıların büyüklükleriyle iktidarın gücünü tekrar kanıtladıkları hayal ediliyor. İnşaatlar şişip büyüdükçe AKP kadroları da şişip kabarıyor. Ama asıl sorunun o koca yapıların içlerinin doldurulmasında olduğunu göremiyorlar.

Mega projelerin istisnasız hepsi yurttaşlara yarardan çok zarar getiriyor. Kamu hizmetlerine ayrılması gereken kaynaklar rant olarak yandaşlara aktarılıyor. AKP kadrolarının övündüğü her yapı, kamu kaynaklarını yutan bir kara delik. İktidar ise bu duruma bir türlü anlam veremiyor çünkü o beton çerçevenin içinin de doldurulması gerektiği bir türlü akıllarına yatmıyor. Yapı oraya dikildiyse gerisi önemsiz diye düşünüyorlar. Doktorsuz şehir hastaneleri, çoğunluğun geçemeyeceği kadar yüksek ücretli otoyollar, yolcusuz havalimanları… En sonuncu da New York’un göbeğindeki Türk Evi oldu. İçinde ülkenin çeşitli temsilcilikleri var. Ama övünülecek ne var? İşte burası şaibeli.