Örgüt Düşmanı Habercilik 'Yapmama' Kılavuzu

Muhalefet içerisindeki liberalizmin en belirgin özelliği, örgütlü mücadelenin çeşitli şekillerine karşı yok sayma ve düşmanlık tavrıdır. Solcu olma iddiasında olanlar bile liberalizmin bu yanını kucaklar. Bu bakış gazeteciler, yazarlar, avukatlar ve çeşitli meslek erbabı muhalifler arasında çok yaygındır. Özellikle medya alanındaki örgüt düşmanı bakış da yapılan haberleri, atılan başlıkları belirler ve tüm toplumu örgütlü politik mücadeleden uzaklaştırır. Bu kılavuzu hem bu zararlı eğilimleri tanıtmak, hem de kendi faaliyetlerimizde böyle eğilimlerden kaçınılmasını sağlamak için hazırladık.

- Hatalı habercilik anlayışının ilk göstergesi düzen siyasetindeki günlük gelişmeler dışında hiçbir meseleyi haber yapmamak ve bunları küçümsemektir. Bu yanlı bakışı en çok da en ‘bağımsız habercilik’ yaptığını iddia edenler taşır. Halbuki burada zaten bir kısır döngü vardır. Haberciliğin popüler olana göre yapılması zaten insanların da ilgilerini şekillendirir. Ancak politik alandaki her siyasal kurumun açıklamaları, eylemleri, faaliyetleri bir özgül ağırlık taşır; editöryel değerlendirmelere göre haberleştirilmeyi hak eder. Bağımsız gazetecilik adı altında yalnızca düzen siyasetini gündeme alanlar, çok sevdikleri ‘kutsal gazetecilik’ iddialarından düşmüş olurlar.

- Bazı durumlarda ise bu haberler yapılır ancak ‘siyasal kurumların propagandasını yapmamak’ adına ne fotoğraf kullanılır, ne taraflardan görüş alınır. Meseleler hava durumu gibi, öznesiz şekillerde aktarılır. Bu ele alış tarzı elbette düzen siyasetinin gündemlerinde bu kuralı işletmez. ‘Siyasi propaganda yasağı’, düzen partilerine uygulanmaz. Sonuç bir önceki madde ile aynı olur. Bu haberciliğin takipçileri siyaseti yalnızca düzen partilerindeki ayrıcalıklıların arasındaki bir oyun olarak görür ve politik meselelerden uzak durur.

- Bir habercilik türü de yalnızca kaba şiddeti, yani eylemlere yapılan polis müdahalelerini, itiş kakışı veya bahanelerle açılan içi boş davaları önemser. Bunun sonucunda da yalnızca bir mağduriyet ve acıma duygusu oluşturulur ancak siyasi fikirlerin içeriği geri planda kalır. Maalesef bu durum o kadar çok yaygındır.Hatta en sonunda düzen dışı bir siyasetin tek yolunun da gündeme gelecek mağduriyetler yaratma olduğu kabul edilmeye başlanmıştır. Halbuki bunlar izlenen siyasetin önüne koyulan engellerden ibarettir. Esas olan politik fikirdir.

Bu hataların hepsi en sonunda insanları örgütlü siyasetten, yani ‘olaylara karışmaktan’ uzak tutar. Her fırsatta halkın örgütsüzlüğünden yakınan liberaller de bu eğilimlerin başını çeker ve örgütsüz bir toplumu yaratmada kendi üstlerine düşeni yaparlar. Hem bu hatalı eğilimlerin kendi politik çalışmalarımızı küçültmesine izin vermemeli, hem de kendi çalışmalarımızda bu hatalara düşmemeliyiz.