İstanbul’da İBB, bakanlıklar ve plaka sahipleri arasında aylardır süren bir tartışma var. Onyıllardır yalnızca plaka sahiplerine, daha doğrusu tekellerine rant sağlamaktan başka işlevi olmayan plaka sistemi tartışılıyor. İBB artık İstanbul’a az gelen taksi sayısını arttırmak, plaka sahipleri ise mallarının değerini korumak istiyor. AKP de İBB’ye karşı çıkmak için önerileri reddediyor.
Ancak bu tartışma İstanbul’un ulaşım sorununun büyüklüğünü ve daha temel çözümlerin üstünü örtmekten başka işe yaramıyor. İstanbul gibi nüfusu küçük bir ülkenin nüfusunu aşmış bir kentte ulaşım, bireysel ulaşım sistemleriyle çözülemez. Çözüm toplu taşımanın ücretsiz ve gerçekten ulaşılabilir hale gelmesindedir. Taksi sayısını arttırsanız bile İstanbul'a taksi yetiştirmek mümkün değil. İstanbul’da emekçi kitleler her sabah işlerine varabilmek için saatlerce yol gidiyor. Yorucu bir günün ardından evlerine dönebilmek için yine saatlerce yol gidiyor. Belli saatlerde bireysel araçların oluşturduğu trafik bütün hayatı kilitliyor. Bir noktadan başka bir noktaya varmayı imkansız hale getiriyor. Bu ulaşım sorunu dolaylı şekilde kiraları arttırıyor ve azaltıyor. Son olarak trafikteki binlerce aracın yarattığı hava kirliliği herkesi zehirliyor.
Görüldüğü üzere İstanbul’da büyük bir ulaşım sorunu var ancak taksi sayılarının, plaka fiyatlarının bununla bir ilgisi yok. Bir avuç plaka sahibinin binlerce taksicinin üzerinden rant elde etmesi elbette kabul edilemez. Ancak koca bir İstanbul'da ulaşımın çözümüne dair tek gündem de bu olamaz. Her fırsatta serbest piyasaya bağlılıklarını ilan edenler, taksi plakaları piyasasının sonuçlarıyla yüzleşsin. Ama asıl ele alınması gereken konu İstanbul gibi dev bir kentte toplu ulaşım sorununun nasıl çözüleceğidir. Taksi sayısının arttırılması taksiye binenlerin sorunlarını birazcık azaltır. Ama kısa süre sonra daha çok trafiğe, daha çok hava kirliliğine ve asıl sorunların katlanarak geri dönmesine sebep olur. Sorunun kaynağı emekçilerin başkenti İstanbul'da milyonlarca emek verenin toplu taşıma ile bir yere ulaşmasının çile olmasıdır. Bu nedenle de ya bireysel araçlara ya da bireysel taşımacılığa mahkum bırakılmasıdır.
AKP konuyu zaten metronun üzerine asılacak ‘U’ harfi olarak ele alıp olaylarla bir alakasının olmadığını gösteriyor. Ancak İBB’nin de İstanbul’daki en önemsediği uğraşı taksi sayısını arttırmak olarak belirlemesi çok şey söylüyor. Yerel seçimler döneminin hep ilk gündemi olan 'trafik' konusuna ise sıra hiç gelmiyor.