Eğitim Egemenlerin Değil İnsanlığın Olacak

Günümüz eğitim sistemi tamamen ezbere dayanan ve hiçbir sorgulama sistematiğini içinde bulundurmayan bir eğitim mekanizmasıdır. Sömürücü sınıfın, emekçi halk üzerindeki hakimiyetini meşrulaştıran ve empoze etmeyi amaçlayan bir sistem. Mevcut hegemonya kimin elindeyse onun düşüncelerini müfredatlardan eksik etmeyerek, hep öğrencileri sorgulamadan uzak tutmaya çalışırlar. Bugüne kadar da toplumda işte böyle bir statüko oluşturdular ve bu bilinci devam ettirmek için ellerinden gelen herşeyi yapmaya hazırlar. Peki bu eğitim sisteminin amacı nedir? Geçmişten günümüze kadar eğitimin amacı, üretimin devamı ve giderek daha fazla üretmek. Ama kimin için? Bütün meslek gruplarına sadece yapacağı iş konusunda bilgili bireyler üreten bir eğitim sisteminden yararlanan tek bir kesim vardır; burjuva (egemen) sınıfı. Oluşturulan eğitim sisteminde iki amaç var. Biri piyasa üretimini devam ettirmek diğeri de ideolojik üretimi devam ettirmek. Yani yalnızca burjuva ideolojisini...

Böyle bir sistemin devam ettirilemeyeceği aşikar. Statükoyu ve sadece piyasada üretimi devam ettirecek bireyleri yetiştiren bir sistemde kimse özgür değildir. Toplumu özgürleştirecek olan, eleştirel eğitim ile öğrenciye eleştirel bir bilinç kazandırmaktır. Bilimi geliştiren ve toplumu özgürleştiren yegane şey eleştiri bilincidir ve en başta kazandırılması gerekir. Böylece egemen sınıfın herhangi bir ideolojisinin emekçi halk üzerindeki hegemonyası söz konusu olamaz. Üretim ilişkilerine açıklık getiren, bilimin sadece daha çok kar için kullanılmadığı, topluma fayda sağlayacak şekilde kullanıldığı bir eğitim sistemi şart.

Sınıflı toplumda, hangi yasaya yazarsanız yazın, eğitimde fırsat eşitsizliğini ortadan kaldıramazsınız. Fırsat eşitliği denilen yalnızca orada duran okula gidebilme hakkı olduğu sürece durum bireylerin ve toplumun bilimsel gelişimi açısından yetersiz kalacaktır. Asıl amaçlanması gereken eleştirel eğitim düşüncesinin öğrencilerin bilincinde oturtulması olmalıdır. Bu ise politeknik eğitim ile sağlanabilir. Herhangi bir görüşü, bilgiyi ya da fikri yalnızca ezberleyenler bir gelecek var edemezler. Bu sosyalist bir toplumda dahi temel sorun olarak önümüzde duracaktır. Biz bilimin, bilginin, eleştirel düşüncenin ve kolektif yaşamın tüm yönlerini tartışabilen nesiller var etmek zorundayız.

Pratik ve bilginin (teorinin) arasındaki ilişkinin kavranması eğitim sisteminden başlar. Böylelikle hem hayatı hem de üretimi bilimsel şekilde kavrayan bir toplum inşa edilir. Politeknik eğitim üç temel üzerinde ayakta durmaktadır; beden, zihin, ve estetik (sanat). Anlayacağımız üzere çok yönlü birey eğitimini amaçlar ve tüm yönleriyle eğitimli bir toplum sağlar. Üretimin sağlandığı yerlerde eğitimin de olması, öğrencinin üretimin her aşamasında bulunması ve öğrenmesi, üretim ilişkilerinin daha iyi kavramasını sağlar. İçinde bulunduğu üretim ilişkilerini sorgulayan bir toplum, kolektif biçimde onu değiştirebilir. Bilimsel gelişmelerin yalnız bir avuç şirketin elinde kar olarak birikmesine son verebilir. Bilim, tüm halk çocuklarının olabilir. İnsanlığın tarih boyu ürettiği bilgi ile üretimin kolektif yapısını benimseyen toplum, üretimin niteliğini arttırmak da hiç mi hiç zorluk çekmez.