Taliban Afganistan yönetimini ele geçirdikten sonra Batı ülkelerinin yaptığı açıklamalar, Taliban yönetiminin belli sınırlar içinde çoktan kabul edildiğini gösteriyor. Taliban da kendi çıkarlarına uygun şekilde aşırı bir hamle yapmamaya ‘şimdilik’ dikkat ediyor. Belli bir çerçevede ‘kapsayıcı’ olacaklarını açıklıyor, Kabil’e giriş sebeplerini ‘güvenliği sağlama’ olarak anlatıyorlar.
Taliban’ın ilerleyişi ve hükümetin birkaç günde dağılması herkes için ani oldu. Ancak düşen hükümetin arkasındaki Batı ülkelerinin uzun süredir hükümetten umutlarını kestikleri de anlaşılıyor. Son birkaç gün içinde herkes ‘Taliban ile konuşabileceklerini’ anlatma sırasına girdi. Avrupa Birliği’nden ‘İnsan haklarına saygı duyulursa anlaşırız’ açıklaması geldi bile. Tek dertlerinin Avrupa’ya muhtemel göç dalgası olduğu, bunu engellemek için de Türkiye’yi durak gördükleri anlaşılıyor. ABD şu ana kadar tahliyelerle meşgul oldu ancak Biden çekilme kararının arkasında durduğunu açıkladı.
Afganistan’da 20 yıllık bir savaşı sürdüren, her fırsatta başka ülkelere demokrasi ve özgürlük çağrısı yapanların hızlı dönüşleri bize hiçbir durumda unutmamamız gereken bir gerçeği hatırlatıyor: Emperyalistlerin kendi çıkarları dışında bir pusulası olmaz. Taliban yönetimi şu ana kadar yaptıkları açıklamalarla Suudi Arabistan’dan, BAE’den veya Katar’dan daha tehlikeli olmayacaklarını anlatıyor. Konu kendi müttefiklerine gelince insan hakları, demokrasi ve özgürlük meselelerini unutanlar da Taliban yönetimini de sineye çekmeye hazırlanıyor.