17 Ağustos Dersimiz Afetleri Bekleyemeyiz

17 Ağustos depremi plansız yapılaşmanın, denetimsizliğin, önlemsizliğin sonuçlarını acı bir şekilde gösterdi. Deprem sonrası dönemin hükümetinin çaresizliği tüm toplumun hafızalarına kazındı. Yalnızca birkaç sene sonra iktidara gelen AKP’nin ise bu konuda bir ilerlemesi yok. İstanbul’da veya ülkenin herhangi bir noktasında yaşanacak depremlerle ilgili tek söylenebilecek şey, ‘Allah’a emanet’ olduğumuz.

Afetlere ve doğa olaylarına karşı deneyimlerimiz meselenin bireysel çabalarla çözülemeyeceğini, ancak kamusal çalışmaların etkili olacağını gösteriyor. Deprem anında ilk yapacağımız şeyleri, cenin pozisyonunu, yaşam üçgenini bilmek maalesef tepemize yıkılan tonlarca beton ve taş karışımının karşısında yapılacak en son şeydir. Yapılacak ilk şey ise kamunun geniş kitleleri, alanları hesaba katarak tüm hazırlıklarını yapmasıdır. Depreme hazırlıklı olmak demek asıl olarak kamu otoritesi tarafından önlemlerin, denetlemelerin, organizasyonların ve planlamaların yapılması demektir. Çünkü yapılaşmanın yönü, binaların sağlamlığı, coğrafyanın yapılaşma şekline uygunluğu gibi meseleleri bireyler tek başlarına karar veremez. Bunları ancak kamu otoritesi düzenleyebilir. Deprem sonrasında yapılacak müdahaleler bile bu geniş planlama aşamasının küçük bir bölümünü oluşturur. Asıl olan bu afetlerin öncesidir. Hem de birkaç ay, birkaç yıl öncesi değil, on yıllar öncesinden yapılanlardır.

Milyonlarca binanın denetimini ancak kamu gücü yapabilir. Projeleri düzgün çizilmeyen, sağlam yapılmayan binaların yapımını ancak kamu gücü durdurabilir. Önceden yapılmış zayıf binaların güçlendirilmesi işini ancak kamu gücü hakkıyla üstlenebilir.

Deprem dışındaki diğer afetler için de bu çıkarım genelleştirilebilir. En son sel felaketinde gördüğümüz imar izinleri, yapılan köprüler, HES’ler hep uzun vadedeki işleyişin sonuçlarıdır.

İstanbul için bu planlamanın küçücük bir kısmının bile yapılmadığı da ortada. AKP iktidarı 2002 seçimlerinden beri bu imkanlara sahipti. Son durumda görülen ise bu konuda bir arpa boyu ilerlemenin olmadığıdır. Güncel olarak çok sayıda insan kendi binalarını denetleme ve güçlendirme çalışmalarını üstlenmek zorunda kalmakta. Elbette çoğu insan için maddi durumları buna izin vermiyor. Yöneticilerin deprem sonrası söyleyecekleri ise belli “Uyardık ama yapmadılar”.

Doğal afetler karşısında geçici, kısa vadeli ve yalnızca günü kurtaracak çözümler bir işe yaramaz. Bilimselliğe dayalı, çıkar ilişkilerinin dışında ve uzun vadeli planlamalar yapılmalı, tüm insanların can ve mal güvenliği öncelikli olmalıdır.