Sermayede Yeşil Boya Tutmuyor

BP, hala süren yangınlardan etkilenenler için Ahbap Platformu’na 1 milyon liralık bağış yapacağını açıkladı. Fosil yakıt endüstrisinin devlerinden ve küresel ısınmanın baş sorumlularından BP’nin bağışının iki yüzlülüğü sosyal medyada bile yüzlerine çarpıldı.
 
Şirketlerin bu tür bağışlarla, kampanyalarla, sosyal medya çalışmalarıyla verdikleri asıl zararları gizleyip kendi imajlarını düzeltmeye çalışmaları yeni değil. BP ise böyle yöntemleri kullanan en eski şirketlerden. BP’nin küresel ısınmayla ilgili tavrı, 90’lardan beri benzer durumda. Şirket küresel ısınmanın olası tehlikelerini 1997’de yapılan bir konuşmada dikkate aldıklarını açıklıyor. Diğer petrol ve gaz şirketlerinin arasında daha ‘yeşil’ ve ‘çevreci’ duruşlarıyla öne çıkıyorlar. Ancak bu duruş ekonomik faaliyetleri etkilemiyor. Yeni petrol ve gaz sahaları bulunmaya devam ediyor. ABD’deki en küçük yasal sınırlamalara karşı bile lobi faaliyeti yürütülüyor, yasaların çıkması engelleniyor. BP, sermayenin kendi kurallarına uyuyor ve kendi gücünü engelleyip denetleyecek her türlü hamleyi durduruyor.
 
BP’nin yıllarca yeşile boyadığı imajına en büyük çizik 2010 yılında Meksika Körfezi’ndeki büyük petrol sızıntısı ile atıldı. Çevre felaketi nedeniyle  49 milyon varil petrolün denize karıştığı tahmin ediliyor. 87 gün boyunca denize boşalan petrolün sonuçları körfezdeki ekosistemlere hala zarar veriyor.
 
Ancak bu çiziğe rağmen BP, küresel ısınmaya karşı ‘yeşil’ bir tavrın reklamını yapmaya devam etti. Elbette hala kendi kar arayışından vazgeçmiş değil. Küresel ısınma meselesi kamuoyunda kabul gördükten sonra da BP, sermayenin sorumluluğunu saklamanın yollarını aradı. Artık çokça duyduğumuz ‘karbon ayak izi’ kavramını ortaya attı ve sorumluluğu sermayeden bireylere yüklemenin çok tutan bir yöntemini keşfetmiş oldu: Bulaşık yıkayıp arabaya mı biniyorsunuz? Buyrun karbon ayak izinizi hesaplayın. Çıkan rakamı düşürmek için de evinizin ampüllerini değiştirin.
 
Küresel ısınma karşısında sermayenin farklı kesimleri direkt olarak reddetmekten bazı yeşil çözümler aramaya kadar geniş bir spektrumda çeşitli yanıtlar ortaya koyuyor. Ancak bunların hepsi öyle veya böyle kendi kar arayışlarının sonuçlarını gizleme ve kamuoyunun artan tepkilerini azaltma amacı taşıyor. Küresel ısınmanın yine küresel ölçekte işleyen bir düzenin, kapitalizmin sonucu olduğunu, sermayenin de bu düzeni korumak için her şeyi yapabileceğini açık bir şekilde anlatabilmeliyiz. Şirketlerin kendilerini gizlemek için sınırsız kaynakları var ancak yarattıkları dev felaketlerin üstünü kapamaları mümkün değil.