Orman yangınlarını herkes içi parçalana parçalana izliyor, bütün ülke an an gelişmeleri takip ediyor. Aynı anda fidan bağışlama, ‘yardım eli uzatma’ kampanyaları rekor düzeye erişti. Bu kampanyalar ormanları kurtarır mı? Bu kampanyalara kim neden katılıyor?
Öncelikle kampanyalara katılan şirketleri değerlendirelim. Ağaçları kesip beton tesislerini diken, maliyetten kaçarak atıklarını doğaya öylece salıveren, tüm insanlığın kullanımına açık doğaya el koyan şirketler… Hepsi fidan kampanyası yarışına girdi. Hatta bağış yapmak rekabete dönüştü. Kurtla birlikte kuzuyu yedikten sonra çobanla ağlaşmak gibi.
İkinci olarak kampanyalara bireysel katılımı değerlendirelim. Orman yangınları insanın canını o kadar yakıyor ki kimse hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam edemiyor. Ani bir refleksle bir faydası dokunsun istiyor herkes. Karşısına ilk çıkan bağış kampanyasına katılıyor. Bir fidan dikiyor, bağış yapan şirketlerden alışveriş yapıyor vs. Elbette bir ağaç dikmek kıymetlidir. Ama orman yangınlarının sebeplerini ortadan kaldırmadığın, önlemenin imkanlarını yaratmadığın sürece bir dahaki orman yangınında kaybedeceğin bir fidan dikiyorsun.
Küresel ısınmayı, iklim değişikliğini durdurmuyorsun.
‘Farkında mısın?’
Ruhunu kurtarıyorsun ama doğayı kurtarmıyorsun.
‘Farkında mısın?’
Sorunun kaynağının üstünü örtüyorsun.
‘Farkında mısın?’
Doğa talanının önünü açan şirketleri besliyorsun.
‘Farkında mısın?’
Farkındalık kelimesini türlü kelime oyunlarıyla karşımıza çıkaran farkındalık projelerine bir de bu anlattığımız gibi bakalım. Toplumsal sorunları bireyselmiş gibi gösteren, kapitalizmin yarattığı tahribatların üstünü örten, sistemin çelişkilerini açığa çıkarmak yerine sistemin işleyişine yardım eden sivil toplum faaliyetlerine sürüklenen insanları kapitalizmle mücadeleye yönlendirelim. Bunu yapabilmek mümkün.
Gezi Direnişi’ni yaratan 3-5 ağacın neleri açığa çıkardığını hatırlayalım. Ne eylemler yapıldı, milyonlar ayaklandı da anca bir ilerleme oldu. Bu orman yangınları da doğa talanının esas kaynağını açığa çıkarabilir. Koca buzulları eriten, dağları tepeleri dümdüz eden doğanın dengesini kendi çıkarları için alt üst eden kapitalizmi hedef gösterelim. İşte o zaman doğaya çok büyük katkımız olur.