Dün ve bugün göçmenlerle ilgili yapılan bazı açıklamalarla, AKP ve CHP’nin göçmenlere olan bakışlarında temel bir farkın olmadığını, savunulması gereken hakların ve ilkelerin iki partinin de konusu olmadığını gördük.
CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan mültecilere 10 kat fazla fatura çıkarağını açıklayıp bunu canla başla savunuyor. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Arzu Sabancı’nın ‘Ülkemde göçmen istemiyorum’ açıklamasına destek veriyor. Bunlar bir taraf. Diğer tarafta ise AKP’li Yasin Aktay ve Mehmet Özhaseki’den ‘Göçmenleri gönderemeyiz çünkü ekonomiyi, sanayiyi onlar ayakta tutuyor” çıkışları geliyor. Kasıt açık, göçmenlere reva görülen düşük ücretler patronların karını yüksek tutup iflasları önlüyor. İşte size burjuvazinin iki partisinin göçmenlere bakışları… “Göçmenler neden ikinci sınıf insanlar olsun?” diye soran yok.
Bu ayrışma elbette burjuvazinin içindeki, Türkiye’deki ekonomi yönetimiyle ilgili farklı fikirlerden kaynaklanıyor. Büyük sanayi burjuvazisini daha yüksek oranda temsil eden CHP ucuz işgücüne dayanan bir ekonomik faaliyetleri reddedip yabancı düşmanlığını öncelerken AKP ekonomik krizden geçen bir hükümet olarak küçük işletmelerin kar oranlarını yüksek tutmayı önüne koyuyor.
Düzen partilerinin göçmenlere olan bakışları, farklı görünse de aynı temelden, yani emekçileri ezen, dünya çapında savaşlarla, afetlerle göçlere neden olan kapitalizmden besleniyor. Farklı gibi görünen görüşleri kimseyi yanıltmasın, yalnızca kendi çıkarlarının nerede durduğunda ayrışıyorlar. Göçmenleri zor şartlardan kaçmak, evlerini yurtlarını bırakmak zorunda kalanlar olarak değil de tehdit veya rüşvet alma sebepleri olarak görüyorlar. Tüm bu görüşlere karşı tavrımız emekçilerin kaderlerinin ve mücadelelerinin ortak olduğudur.