Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli göçmenlerle ilgili açıklamaları ve son hafta şüpheli şekilde sayıları artan Afgan göçmenlerle ilgili haberler Türkiye’deki göçmen sorununu tekrar gündeme getirdi. Avrupa’ya geçiş noktası konumu, AKP’nin göçmen politikaları ve bölgedeki hiç bitmeyen çatışmalar Türkiye’de temelli bir göçmen sorunu olmasının sebepleri.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları, AKP’nin sadakacı, çıkarcı göçmen politikalarıyla açık bir ırkçı tavrın arasında bir yol bulmaya çalışıyor. Göçmenlerin geri gönderilmesinden bahsediyor, ancak bir tür ‘helalleşmeyi’ ekliyor. Hem göçmenlerin işsizliğe yol açtığı saçmalığını tekrarlıyor, hem de Avrupa’nın pazarlıklarını eleştiriyor.
Ancak sorunun kısa vadede temelli bir şekilde çözülmesinin bir yolu yok. AKP’nin Avrupa’yı tehdit etmek için kullandığı açık kapı politikalarının dış politikadaki çıkarlara göre nasıl kullanıldığını gördük. Ancak buna karşı sunulacak çözüm sınırların kapanması ve ülkedeki göçmenlerin geri gönderilmesi olamaz. Bu ölüm kalım şartlarında sınır değiştiren, kendi ülkelerin açlıkla ve savaşlarla sınanan insanlara ‘Ne haliniz varsa görün’ demektir. Irkçılığın ve yabancı düşmanlığının geçerli olabileceği bazı durumlar diye bir şey yoktur. Kimse zorla geri gönderilemez. Göçmenlere ülke kaynaklarından bakıldığı iddiası ise kamu kaynaklarıyla beslenen diğer gruplar düşünüldüğünde geçersiz hale geliyor. Şirketlerin milyar dolarlık borçları ertelenirken, garantilere dolar üzerinden devasa paralar aktarılırken zor koşullardaki göçmenlere yapılan yardımların konuşulması saçma. Göçmenler üzerinden Avrupa ile yapılan pazarlıkları ve çıkarılan faturaları saymaya bile gerek yok.
Göçmenlerin ucuza çalıştıkları için iş olanaklarını azalttığı iddiası çok konuşulur ancak patronların işçi sınıfını bölmek ve kendi saldırılarının üstünü örtmek için kullandığı bir söylemden başka bir şey değil. ‘Ucuza çalışmak’ bir avantajı değil, bir çaresizliği anlatır. Yapılması gereken göçmenleri hedef almak değil, tüm emekçilerin hakları için, kimsenin ‘ucuza çalışmak’ zorunda kalmayacağı bir düzen için mücadele etmektir.
Göçmenlerle ilgili son nokta ise yalnızca ülke içindeki politakalarla bir çözümün bulunamayacağıdır. Emperyalizm dünyanın her noktasında savaşlara, yıkımlara, katliamlara sebep olmaktadır. Yakın bir gelecekte iklim kriziyle gelen doğal afetler göç sebepleri arasında etkisini artıracak. Kapitalizmin egemenliği sürdükçe her zaman göç etmek zorunda kalan insanlar var olacak. Asıl temelli çözüm bu düzenin yıkılması için verilecek mücadelededir.