Bahçeli’nin Deniz Poyraz hakkındaki sözleri, birkaç aydır ele aldığımız karanlık derin devlet geleneğinin bir özeti oldu. Bahçeli için bir siyasi parti binasında yapılan silahlı bir saldırı ve orada bir partilinin öldürülmesi bile bir suç olarak kabul edilemiyor. Çünkü konu HDP ve Kürtler. Bırakalım yurttaşların demokratik bir ülkede siyaset yapabilme haklarını, en temel yaşam hakları bile Bahçeli için gözden çıkarılabilir durumda. Beka meselesi... İşte her sorunun cevabı burada.
Beka diye anlatılan meselelerin aslında neyi gizlediğini her gün görüyoruz. Uyuşturucu ticareti, kara para aklama, rüşvet, en resmi şekillerinde gasp ve tüm bu organize işler için işlenen cinayetler… Bunların yanına yandaşlara verilen dağlar kadar ihaleleri, savaş ile başka ülkelerde açılan rant alanlarını da ekleyebiliriz. İşte size beka meseleleri. Bahçeli’nin söylemleri ile koruyuculuğunu yaptığı asıl olaylar bunlar. Bunlar için hukuk çöpe atılabilir, her türlü saldırı meşrulaştırılabilir, her şey çiğnenebilir. HDP’ye yönelik parti kapatma davası da aynen bu temellerle açılmış durumda. Bahçeli’nin konuşmasında yaptığı vurgular da bunu kanıtlıyor. Hiçbir somut iddiaya dayanmayan, siyasetçilerin özgürce siyaset yapmalarını suç sayan, hukuk dışı bir iddianame ancak ‘beka meselesi’ diye savunulabilirdi, Bahçeli de öyle yaptı.
Bahçeli iktidarın içinde bulunduğu krizin tam ortasından konuşuyor. Biliyor ki iktidar içi farklı gruplar aralarındaki çatışmayı ancak karşılarına Kürtleri, Alevileri ve demokrasi isteyenleri hedef alarak erteleyebilir. Bahçeli geçen hafta yaptığı ‘Bizimle ilgisi yok’ minvalindeki açıklamadan farklı olarak, bugün bu yönelimin sözcülüğüne soyunduğunu açıklamış oldu. Gelişmeler bu stratejinin neler getireceğini ve sonuçlarını gösterecek.