Soylu yanıt vermedi çünkü...

Süleyman Soylu’nun Habertürk programı üzerine dünden bu yana birçok yorum okuduk. Soruları demagoji ile geçiştirmesi üzerine sosyal medyada yapılmayan espri kalmadı. Haklılardı da, bir dakika diye diye bütün programı bitirdi. Objektif bir bakış açısı bunu olanaksız bulabilir ama Soylu’nun hayatta kalma savaşı için yapmayacağı şey yok. Soylu sorulara yanıt vermedi çünkü sorular için değil, kendi anlatmak istedikleri için oradaydı. Ne soruları soranları, ne dinleyenleri ikna etmek derdinde değildi.

Soylu gazetecilerin hiçbir sorusunu yanıtlamadı ve geçiştirmeyi de başardı. Yalnız kendi anlatmak istediklerini anlattı. Muhalefet cephesinden de gazetecilerin olması beklentiyi yükseltmişti ama durum öyle olmadı. Gazeteciler de bu demagoji karşısında virajı alamadılar. Çoğu, Soylu’nun sorduğu soruları yanıtlamaya daha fazla adapte oldular. Bir önceki hafta TRT’de gerçekleşen yayın hiç kimseyi tatmin etmemişti ama Habertürk yayını da farklı olmadı.

Soylu’nun kendi durumunu netleştirmek için kamuoyu yaratmaya çalıştığı belli. Muhalif gazetecilerin de karşısına çıkmayı, bir fırsat olarak gördü. Seslendiği kitle muhalefet değil. Sarayın taht savaşındaki tarafları. Kendisini vazgeçilmez bir odak olarak tutmak, bu sayede ayakta kalmak için bu roundu almaya çok odaklanmış olduğu da belli. Verdiği mesajların büyük payı, hala sessizliğini koruyan Saray’a yani Erdoğan’a yönelikti. İçerisindeki tartışmaların tümüne hakim olamayız ama hala tam bir uzlaşma olmadığı, Soylu’nun çağrılarından Erdoğan’ın sessizliğinden anlaşılıyor. Yayın ardından sokağa çıkma yasağı vakitlerinde toplanan Soylu, bir ikiyüzlülüğü daha göze alıp, iktidara “taraftar gösterisi” yaptı. Eleştiriler pek umrunda değil. Bu yayın ardından tek gelişme yine uzun süredir sessiz olan Devlet Bahçeli’nin Soylu lehine açıklama yapması oldu. Bu gelişmenin sonuçlarını da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Sedat Peker bu tartışmalarda yalnız Soylu’nun aleyhine karar çıksın diye hedefliyor fakat mevcut durum herkesi bağlıyor. Her bir hareket mutlaka bir suçun daha ortaya çıkması gibi bir riski taşıyor. AKP kanadının konu daha fazlasına gelmeden kapatmak istediği çok açık bunun mümkün olmaması sorununu nasıl düzenleyecekler belli değil.

Toplum Susurluk deneyimi ve bugüne kadar AKP ile ortaklık yapan Peker gerçekliği ile, iddiaların doğruluğunu pek tartışma götürür gibi görmüyor. Muhalefeti ikna etmek gibi bir dertleri var mı henüz bilemiyoruz. En büyük dertleri, bu suçlardan yargılanacak olmaları ve bu suçların çok büyük suçlar olması. Süleyman Soylu dün sorulara objektif yanıt verilemeyeceğinin üzerini demagoji ile kapatmayı denedi. Toplum buna ikna olduğu için değil, gerekli yerlere mesajını ilettiği için mutlu. Gazetecilerin soramadığı soruları, sorup da yanıt alamadığı soruları, Soylu’nun büyük oranda doğrulamış oldu. Maalesef gazeteciler yüksek düzeyde bir özgüvenle üzerine gidemediler. Belki siyasi otoritenin demogojisini dinlemek istemediler ama sonuç ağır düzeyde demagojiye maruz kalmaları oldu.
 
Bu yayın bitti. Soylu’nun cevaplarına göre şekillenecek olan iktidar dengelerini izlemeye devam edeceğiz. Biz ise yalnız sorulara cevaplar peşinde değiliz. Doğru olan o gerçeklerin açığa çıkması için, hem istifa hem yargılama için harekete geçmeliyiz. Çünkü esas mesele, Soylu’nun akıbeti değil, mafya, gladyo saray düzenin kendisidir.