Sedat Peker’in anlattıkları arasında sağ iktidarları az çok tanıyanları şaşırtacak bir durum yok. Mafya - devlet ilişkileri, üzeri örtülen suçlar, uyuşturucu satışından cinayetlere organize suç ve bunların tam ortasında siyasi iktidarın kadroları… Yine de Peker’in videoları başka açılardan siyasi iktidarın güncel durumunu açığa çıkarıyor.
Bunlardan ilki, iktidarın çıkarları farklı grup ve kişilerin bir bileşkesinden oluşmasıdır. Peker’in önce yurtdışına kaçmak zorunda kalması, şimdi de iktidarla alakası olan birçok kişi ve grubu suçlayan videolar çekmeye başlaması bu parçalı yapının kırılganlığını tekrar hatırlattı. Güncel olarak bu parçalar arasındaki sorunlar o kadar artmış durumdaki, bir dönem önce Barış Akademisyenleri’ni tehdit eden, öne çıkarılıp savunulan Peker şimdi yurtdışından videolar çekip gündeme gelmeye ve kendini korumaya çalışıyor. Peker’in gözden çıkarılmasının asıl nedenlerini şu anda varsayımlar dışında net olarak bilemeyiz. Ama kesin olan şudur: Devletin bu mafyatik kişilerle ilişkisi tek koldan yekpare şekilde yürümüyor. AKP içindeki farklı gruplar bu kişileri kendi amaçlarına göre öne çıkarıyor, kullanıyor, gerekirse de gözden çıkarıyor. Burada neredeyse tek belirleyen de maddi çıkarlar gibi gözüküyor. Uyuşturucu ticareti, gasp, kara para, kirli çıkarlar… Asıl tartışma noktaları bunlar.
Peker daha birkaç yıl önce AKP iktidarının mafyatik kolunun sözcüsü gibi ortaya sürülüyor, muhalefeti açıktan tehdit ediyordu. Bu nedenle yaklaşan bir faşizmin unsurlarından olacağı çokça yazılıp çizilmiştir. Ama bugün görünen durum neredeyse bunun tam tersi. Bırakalım iktidarın bir unsuru olmayı, Peker kendini korumaya almak için muhalefet kamuoyunu arkasına almaya çalışıyor. Bu elbette geçen süreçte iktidarın güçlendiğini değil, güçsüzleştiğini gösteriyor. İktidarın yapabileceklerini somut durumlardan anlamaya çalışmak yerine mafya bozuntularının ve meczupların temelsiz tehditlerinden çıkarmaya çalışmanın yanlışlığı da kanıtlanmış oluyor. İktidarın gücünü abartan bu değerlendirmeler yerine somut durumlardan ve tahlillerden yola çıkan ve iktidarın nasıl geriletileceğini merkezine alan değerlendirmeler yapılsaydı bu hatalara daha az düşülürdü.
Peker, faşizmin kurumsallaşmasının değil, ancak iktidar bileşenlerinin çözülüşünün kanıtı olabilir. Anlattığı olaylar kimse için sürpriz olmamalı, ama neden ve nasıl bir konumda anlattığı, iktidar bileşenleri arasında çatlakları göz önüne serdiği ölçüde dikkate değerdir.