Kanal İstanbul Düğümü

AKP ekonomiyle, dış politikayla, salgınla ilgili her sınavından kalmış durumda. Erdoğan’ın sürekli tekrarladığı salgın sürecinin fırsata dönüşmesi diye bir ihtimal sıfıra düştü, öngörülebilir bir gelecekte aşılama tamamlanacak mı o bile belli değil. Bu süreçte AKP’nin tek savunması durumu Türkiye’den daha kötü ülkelerin de varolması. Salgın bitirilse bile ekonomik kriz, yani dış borçlar, kur dalgalanmaları, enflasyon gibi sorunların bir çözümü yok. Liste daha uzar.

Bu sıkışıklığa rağmen AKP’nin anmaya devam ettiği bir konu ise Kanal İstanbul. Bu konudaki ısrarın bir yönü başta Katar’a olmak üzere verilen sözler ve yapılan gizli anlaşmalar. Eğer ekonomideki durum biraz olsun hafifletilecekse AKP’nin dışarıdan gelen en küçük bir kaynağa ihtiyacı olacak. Bu nedenle dünya yansa Kanal İstanbul demekten vazgeçmiyorlar.


Bir diğer yön ise Kanal İstanbul ısrarının muhalafetin kondisyonunu zorlayacak bir gündem olarak görmeleri olabilir. Muhalafet içinde Kanal İstanbul’a karşı çatlaksız bir karşı duruş var, bu tepkilere rağmen yapılacak birkaç hamle, motivasyonları her geçen gün düşen AKP’lileri hareketlendirecek bir gündem olabilir. 


Son süreçte AKP’nin tüm hamleleri boşa düşüyor, kendilerini rezil etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Ama bu süreci tamamlamak için çeşitli hamleler düşündükleri de kesin. Kanal İstanbul böyle bir stratejiye hizmet edebilir. Biz de bu konuda tetikte olmalıyız. AKP’ye düştüğü bataklıktan çıkması için fırsatlar tanımaya gerek yok. Topçu Kışlası nasıl durdurulduysa Kanal İstanbul da o şekilde durdurulmalıdır.