Neoliberalizmin İflası ve Direnenlerin Yolu

Kolombiya'da hükümetin vergi reformu adıyla öne sürdüğü yasa üzerine 28 Nisan’da ulusal grev başladı. Eylemler gün geçtikçe büyüdü. Vergi reformu dedikleri, halkın en yoksul kesimlerinden daha çok vergi almayı, ek olarak yeni özelleştirme politikalarını getiriyordu. Pandemi sürecinde daha çok yoksullaşanlar için bu ve buna benzer girişimleri durdurmaktan başka çare kalmadığı söylenebilir. Dünyanın her yerinde kapitalizmin yarattığı yıkım, emekçi halkın sabrını taşırıyor. Kolombiya'da da o sabrın taştığı bir örneği görüyoruz. 
 
Diğer yanıyla Kolombiya hükümeti bu eylemleri bastırmak için büyük bir katliama kalkıştı. Eylemcilerden onlarca ölüm ve kayıp haberleri geliyor. Ne var ki, Kolombiya’da halkın öfkesini bu haberler durdurmuyor. Aksine öfke daha da büyüdü ve mevcut yasaya itirazı da bir oranda aştı. Vergi reformu geri çekilmesine rağmen, halk başta sağlıkta olmak üzere özelleştirme politikalarına direnmeye devam ediyor.
 
Dünyanın her yerinde emekçi halkın sabrının taşmak üzere olduğunu söylemek mümkün. Kapitalizmin krizi ve hemen ardından gelen pandemi, neoliberal politikaların iflasını hızlandırdı. Dünya da kapitalist dünya düzenini savunan var mı derseniz, en büyük kapitalistler dahil savunamıyor. Sürdürmek için çaresiz bir çırpınış var sadece. Bir can çekişme ile sürdürmeye çalıştırdıkları bu düzen her hamlesi ile, çoğunluğun sabrını zorluyor. Bu anlamda emekçi halkın haklılığı ve dünyada böylesi ayaklanmaların ortaya çıkışı hiç tesadüf değil. Dün 203’ü yaş günü vesilesi ile sosyal medyada postlarını çokça gördüğünüz Marx’ın her bir sözü güncelliğini koruyor. Kapitalizm çözüm bulamıyor. 
 
Tüm bunlar mevcut düzenin sıkıştığının ve çözüm üretemediğinin resmi. Ne var ki emekçi halkın ihtiyacı olan çözüm için bu durum yeterli değil. Bizim de yakın tarihimizde deneyimlediğimiz, neredeyse tüm ülkelerde ortaya çıkan ayaklanmalar bir öfke boşalmasının ötesine geçemiyor. Nihai hedefleri yok. Bu konuda geçtiğimiz haftalarda Hakan yoldaşın yazdığı yazıyı yeniden okuyabilirsiniz. Tam da onun ifade ettiği gibi o “düşünce baloncuğu” henüz maalesef yok. 
 
Kolombiya’da ilk elden gözlemlerimiz yukarıda ifade ettiğimiz düzeyde bir ayaklanma olduğu. Olumlu bir haber olarak Kolombiya halkının bölgelerinde meclisler kurma çabası içerisinde okuyoruz. Birlikte karar almaya çalışanlar, bu süreçleri ileri taşıyabilir. Fakat hareketin başlangıcında bu çağrıları yapan sendikalar, grev çağrısına dahil olan örgütlerin bu ayaklanmanın hedefini belirleyebilecek gibi bir pozisyonda olduğuna dair bir veri yok. Bu hareketi bütün öfkesiyle besleyen, ölümlere rağmen geri durmadan yürüyen emekçi halk örgütlü ve hedefli bir gücü var edebilecek mi, umut ederek gözlemleyeceğiz. Umudumuz ve beklentimiz budur. Dünyanın birçok yerinde bu deneyimden defalarca kez geçen emekçi halkın, yönünü eninde sonunda nihai hedefe, yani iktidarı kendi ellerine alma hedefine çevireceğine eminiz. Kolombiya’da bir kez daha ayaklanan emekçi halk bugün böyle bir deneyimden geçiyor. Her durumda, neoliberalizmin bugünkü egemenliğini sarsacağı kesin. Umudumuz sarsıntıların ötesidir ve ayaklanmaların yenilgiyle bir kez daha bastırılması ihtimaline karşı, emekçi halkın müdahalesidir. Elbette bunları konuşmak için erken olsa bile, çağdaş sosyalistler nihai hedeflerini bir an olsun gözden çıkarmazlar. En azından bu vesile ile o nihai hedefi unutanlara hatırlatmış olalım...