Meşhur beşli çetenin yıldızlarından Cengiz Holding, Rize İkizdere’nin İşkence Vadisi’ne taş ocağı yapmak istiyor. Bir türlü İkizdere halkının direnişini aşamıyor. Köylülerin direnişini aşamayınca, sokağa çıkma yasağı gününde jandarma eşliğinde iş makinelerini vadiye sokmuş. İkizdere halkı da yasak dinlemeden karşısında direniyor. Yine geri çekilmek zorunda kaldı. Halbuki yaptığı işlem yasal mı yasal. İktidar satmış, o da parasını verip almış. Ne kadar da normal görünüyor değil mi? Hadi buyurun Karadeniz halkını aşın o zaman.
İkizdere halkı oraya giren iş makinelerinin, o vadiyi talan edeceğini adı gibi biliyor. Karadeniz köylerine iş gelecekmiş, istihdam olacakmış, gelişecekmiş, turizm olacakmış yalanlarına kanan kalmadı. Karadeniz’in her yerinde bundan önce el sürülen neresi varsa orada ortaya çıkan felaketin deneyimi yankılanıyor.
Bunu neden önemsiyoruz? Karadeniz köylüsünün bu direnişi kapitalizmin bağrına yönelen bir direniştir. Kalesi Rize olan iktidarının ve kalesi Rize olan beton sermayedarının bugün karşısına dikilen Rize halkıdır. Rize halkına AKP’ye oy veriyor diye çok kızan tuzu kuruların, “değişmez” diye savundukları iddialarının da çöküşüdür.
Karadeniz köylerinde son kalan ormanlara, derelere, vadilere hunharca dalan sermayenin karşısında kim direniyor? Tam olarak orada yaşayanlar direniyor. Yaşam alanlarının başına gelenleri deneyimlemiş ve bundan sonrasına izin vermek istemeyenler direniyor. Ne güzel örnek...
Biz emek verenler yönetecek dediğimizde, liberaller şok geçiriyor. Neymiş, “cahil halk doğruyu yanlışı bilemezmiş”. Dünyanın gidişatına köylüler mi karar mı verecekmiş? Bu kadar yüksek eğitim almış süpersonik CEO’lar yerine halk mı karar verecekmiş? Sermaye sahibi olmak kadar yüksek “yeteneğe” sahip olanlardan daha yüksek zeka mı olabilirmiş?” ve buna benzer sayısız saçmalıklarını bir çırpıda kül eden yanıt Karadeniz köylerinden yükseliyor. Evet efendim tam olarak o emek verenler karar verecek. İkizdere halkının vereceği kararı, Cengiz Holding hırsızlarıyla kıyaslamak isteyen varsa buyursun.
Üretilen tüm emeğe el koyduğu için “zeki” olduğu iddia edilen hırsızlar, kar için yaşam alanları yok ediyor. Vurgulayalım; zarar vermiyor, doğrudan yok ediyor. Yok edilen doğaya direnenler ise Karadeniz köylüsü. Peki “efendim köylüler karar verirse vay halimize” diyen tuzu kurular nerede? Onları da son kalan ormanlar için iş makinelerinin önünde siper olarak görelim.
Bir lafımız da talancı iktidara “yerli ve milli değerleri” için ortak olanlara. Tutarsızlıkları paçalarından akıyor. O akışına ölürüm dedikleri ırmaklar, dereler Karadeniz’de yok olurken neredeler? Karadeniz satılıp, yok edilirken uğruna ölen yok mu?