Ralph'i Nasıl Kurtarmalı?

Ralph bir tavşan. Sağ gözü görmüyor ve bir kulağı devamlı çınlıyor. Videoyu izlemediyseniz, Ralph’ın bu sorunlarının nedeni hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, çünkü o bir deney tavşanı. Geçtiğimiz hafta viral olan, Taika Waititi, Ricky Gervais, Zac Efron gibi ünlülerin seslendirdiği ve başta influencerlar olmak üzere birçok kişinin paylaştığı bu videoya Instagram hikayelerinde “şu, şu, şu markaları kullanmayın, bu markaları kullanabilirsiniz” paylaşımları ile birlikte yer verildi.
 
Kimi bu videoyu makyaj yapan kadınların paylaşmasını eleştiriyor, kimi et tüketenlerin “ikiyüzlülüğünü” konuşuyor, kimi ise videonun yapımcısı olan derneğin fon almasını tartışıyor.
 
Ama #SaveRalph yani Ralph’ı Kurtar etiketiyle paylaşılan bu video ile ilgili ortak kanı, videonun etkili ve haklı olduğu yönünde.
 
“Dokunduğu insanları ne kadar duyarlılaştırırsa kârdır” diyor orta sınıf hayvan hakları savunucuları. Oysa bu video yararlı olmaktan çok uzak. Hayvanların eziyet görmemesi için olan mücadeleye zarar verecek kadar hatalı. Videoyu izlerken aklımıza gelen birkaç soru üzerinden anlatalım.
 
1- Hayvanlar üzerinde deney yapan markaları satın almayarak ‘Ralph’ı kurtarabilir’ misiniz?
 
Ralph, üzerinde deney yapıldıktan hemen sonra kameraya bakarak şu sözleri söylüyor: “Eğer siz ve hayvanlarda deneye izin veren ülkeler olmasaydı biz işsiz kalırdık.”
 
“Siz”, yani hayvanlarda deney yapan markaları kullanan halk, “deneylere izin veren ülkeler”den önce geliyor bu cümlede. Peki bu iki öznenin sorumlulukları eşit mi?
 
10, 20, hadi diyelim 50 liralık bir ürünü bilinçli veya bilinçsiz satın alan halk nasıl oluyor da yasa yapıcıların lobici şirketleri memnun etmek adına hayvanlarda deneyi yasaklayacak yasaları çıkarmaması ile eşit sorumlulukta?
 
Hayvanlar üzerinde deney yapmamak yıllardır mümkün. Büyük kozmetik şirketleri yapay deri üretebilir, birçok deney bilgisayar simülasyonları kullanarak sonuçlanabilir. Ama birçok büyük şirket bu teknolojiyi kullanmıyor, çünkü maliyeti hayvan deneylerinden fazla, ve daha çok zaman alıyor. Devletler de hayvan haklarından çok şirketlerin kârını önemsediği için bu deneyleri kısıtlamıyor.
 
Ama kendini hayvanlar üzerinde deney yapılmasını engellemeye adamış bir dernek, viral kampanyasında halka şu mesajı veriyor: Şu markaları kullanmayın, bunları kullanın.
 
Hayvan deneylerinin bitmesinin bariz çözüm yöntemi, devletlerin deneyleri sınırlayan yasalar çıkartması ve şirketlerin alternatif yöntemler kullanmaya zorlanmasıdır. Ama buna benzer aktivizm videoları genelde şu mesajları verir: Hayvanlar üzerinde deney yapan markaları kullanmayın, et yemeyin, dişinizi fırçalarken suyu kapatın. 1 milyon tonluk nükleer atık suyunun okyanusa dökülmesi ile oluşan zararı, yerel sahilinizde poşet ve pet şişe toplayarak çözemezsiniz. Hayatınız boyunca araba yerine bisiklet kullansanız, plastiğe dokunmasanız, hayatınıza giren her şeyi geri dönüştürseniz bile, yaptığınız tasarruf büyük şirketlerin karbon ayak izlerine yaklaşamaz bile. 
 
Sonuç vermeyecek olması bir yana, bu tarz kampanyaların viral olması ve ‘duyarlılık’ oluşturması, kozmetik lobilerine karşı gerçek, politik bir mücadeleyi engelliyor. Çünkü bu, orta sınıf için mücadeleye katılıyor gibi yapmak için bir kaçar yol. “Ben bu kadarını yapabiliyorum, üstüme düşen görevi yerine getirdim” gibi bahanelere olanak veriyor.
 
Çözüm ‘duyar’ değil mücadele. Orta sınıf eğer gerçekten hayvan haklarına, yoksulluğun bitmesine, ezme ve ezilme ilişkilerine karşı çok ‘duyarlı’ ise, bunlara karşı sürekli bir mücadeleye katılsın. Fon ile çalışan bir STK’nın reklam filmine Zac Efron da katılmış diye lütfedip Instagram hikayelerinizde paylaşmanız ve bazı markaları kullanmamaya başlamanız çözüm değil, illüzyon.
 
Hayvan hakları mücadelesinin tek yöntemi boykot olamaz, çünkü insanlar sadece ‘tüketici’ değildir. Herkes toplumun hem siyasete katılabilecek, hem de emeğiyle ekonomik düzenin temellerini oluşturan bir parçasıdır. Yalnızca ‘tüketici’ sıfatını öne çıkaran bir mücadele, insanların kendi politik güçlerini görmemelerine ve düzeni sarsacak asıl özelliklerini gözden kaçırmalarına sebep olur. 
 
2- Ralph’ın eziyet görmemesi için ‘insanlara’ benzemesi mi gerek?
 
Ralph videoda ağlayarak “sorun yok”, “bizim işimiz bu”, “insanlar bizden üstün yaratıklar” diyor. 4 dakikalık hikayeye Ralph’ın annesi, babası ve çocuklarının ölümü bile sığdırılmış, banyodaki bardağın üzerinde “dünyanın en iyi babası” yazıyor. Amaç izlerken Ralph’a acımanız. Çünkü vicdanınız sızlamazsa Ralph için mücadele edemezsiniz, öyle değil mi?
 
Değil. Erkeklerin kadınları öldürmemesi için kendi annelerini, kardeşlerini düşünmesi gerekmez. Kadın cinayetlerini durdurmanın yöntemi, “ya sizin tanıdıklarınıza şiddet uygulansa” temalı reklam filmleri hazırlamak değil caydırıcı yasalar için mücadele etmek ve bu yasaları kazanmaktır. Aynı şekilde, hayvan deneylerinin yapılmaması gerektiği sonucuna varmak için hayvanların aileleri olması, insan gibi giyinmesi, insan gibi konuşması ve insan gibi ağlaması gerekmez. Etik zaten kendimizden farklı olanların varoluşlarını göze aldığımız noktada başlar. 
 
3- Konu gerçekten kadınların makyaj malzemeleri mi?
 
Ralph reklamı ile ortaya çıkan tartışmalar, döndü dolaştı “güzellik için hayvan deneyleri yapılmamalı” noktasına geldi. Bütünsel bir hayvan hakları mücadelesi ancak bu kadar parçasal bir argümana indirilebilirdi.
 
Orta sınıf erkekler sosyal medyada “hayvanlarda deney yapılan makyaj malzemeleri kullanan kadınlar, şimdi Ralph videosu paylaşıyor” paylaşımlarıyla bir nevi kendilerini daha bilinçli göstermeye çalışıyor.
 
Peki hayvanlar sadece kozmetik ürünleri için mi insanlar tarafından eziyet görüyor?
 
Tavukları, inekleri, domuzları dip dibe besleyerek, yetiştirerek ve öldürerek bir sonraki pandemiye davetiye çıkaran hayvan çiftlikleri (fabrikaları) konuşulmuyor. Avcılık ‘sporu’ adı altında soyu tükenen hayvanların turizm için öldürülmesi konuşulmuyor, ‘geleneksel’ olduğu iddiasıyla engellenmeyen hayvan dövüşü ‘şenlikleri’ konuşulmuyor. Kapitalizmin dünyanın her yerinde yok ettiği ekosistemler konuşulmuyor. Hayvan hakları mücadelesi “kadınlar makyaj yapsın diye hayvanlar öldürülüyor” sözüne sıkışıp kalıyor.
 
Çözüm bireysel değil
 
Sonuç olarak, “yine de az da olsa bir yararı dokunmamış mıdır bu reklam filminin” diyorsanız, hayır dokunmamıştır. İnsanları mücadeleden uzaklaştırıp yüzeysel bir aktivizme iten bu reklam filminin hiç mi hiç bir yararı olmamıştır. Aksine toplum hayvan hakları mücadelesinde zaten belli bir seviyededir. Böyle bir kesime bireysel bir mücadele yönteminin pompalanmasının yararı değil zararı vardır. Çünkü esas hedefi ve sorunun kaynağını muğlaklaştırıyor.
 
Dünya maalesef 8 milyar insanın bireysel inisiyatifleri ile şekillenmiyor. Dünyanın işleyişini belirleyen bir sosyo ekonomik düzen var. Onun adı kapitalizm. Kapitalizmin işlettiği mevcut üretim ilişkileri ve özel mülkiyet düzeni; tüm dünyada insanlığın, tüm canlıların ve doğanın geleceğini bir avuç sermaye sahibinin inisiyatifine veriyor. Karları ve rekabetleri için tüm dünyayı yakmaya hazır bir avuç kapitalist dünya üzerinde tüm kararlarları almaya devam ettiği sürece; hiçbir bireysel inisiyatif bu felaketleri durduramaz.