Montrö ve emekli amirallerin bildirisi meselesi, AKP’nin iç ve dış politikadaki yönelimleriyle ilgili önemli bir gösterge oldu. Son olarak Erdoğan’ın ‘şimdilik’ Montrö’ye bağlılığın sürdüğünü ancak Kanal İstanbul’un ne olursa olsun yapılacağını açıklamasıyla durum daha da netleşti.
Erdoğan’ın açıklamalarından çıkarılacak ilk durum, AKP’nin bildiriyi kesinlikle bir dış politika meselesi olarak ele almak istemeyişidir. Erdoğan söylemlerinin hiçbirinde konunun NATO, ABD, Ukrayna ve Rusya ile olan ilişkisine değinmedi. Halbuki bildirinin esas argümanı Montrö’nün Karadeniz’de barışı koruduğudur. Erdoğan bilinçli şekilde bu argümanı pas geçti ve yalnızca biçime, yani emekli amirallerin geç saatte böyle bir bildiri yayınlamasına odaklandı.
Montrö Antlaşması’nın tartışmaya açılması NATO ve ABD’ye açık bir göz kırpma. Yine de Erdoğan şimdilik kartlarını açmak istemiyor. Politik durum olgunlaşmadan, yani Rusya’nın tavrı netleşmeden vitesi yükseltmiyor. Yoksa herkes iyi biliyor ki Erdoğan birkaç ayda bir dış güçlere ‘Ey’ çekmeden duramaz.
Ek olarak, dışarıdaki politika değişikliğinin bir diğer sonucu da ‘Mavi Vatan’ meselesinin terkedilmesi oldu. Yani Avrupa Birliği ile anlaşmanın temel koşullarından biri. Erdoğan içeride bunun da yankılanmasını istemiyor ve ‘Mavi Vatan’ı savunanlara sembolik bir selam gönderiyor, gözaltına alınanlar hariç. Erdoğan’ın dışarıdaki destek arayışı daha çok su kaldıracağa benziyor.
Kanal İstanbul ise hem bu dışarıdaki meselenin merkezindedir, hem de içeriye de göbekten bağlıdır. Erdoğan dışarıdaki tartışmayı görmezden geliyor ama içeride tam gaz ilerliyor. Emekli amirallerin bildirisinin bile CHP’ye bağlanmış olması ve Kanal İstanbul için ‘hodri meydan’ açıklamaları, muhalefetin tepkisine rağmen projenin ilerletileceğini gösteriyor. Erdoğan bu kavga ile ittifakını ve partisini toparlayıp seçim sürecine girmeyi planlıyor olabilir. Yine de tam tersi de geçerlidir. Kanal İstanbul’a itiraz, muhalefetin toparlandığı bir gündeme de dönüşebilir.
İçeride ve dışarıda meselelerin gösterdiği en önemli şey, Erdoğan’ın içinde bulunduğu politik durumdan çıkmak için bütün seçenekleri gözden geçirdiği ve hiçbir şeyin olasılık dışı olmadığıdır. Böyle dönüşlerin güncel olarak ne kadar mümkün olduğunu ise zaman gösterecek.