Hiçbir Yol Kanal İstanbul'a çıkmasın

İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni tek taraflı fesih ilanı, “diğer uluslararası sözleşmeler ne olacak” tartışmalarına yol açtı. Montrö’nün de “gerekirse” yok sayılabileceğini Meclis Başkanı duyurdu. Ama tek adam rejiminin elinde her yetkinin olması, tek başına bir kriter olmaktan çıkıyor. Aslına bakarsak, her şeyi yapabilirim halinin doğurduğu sonuçlar bir sarmal şeklinde AKP’nin de, karşısında mücadele edenlerin de önüne seriliyor.

 
Uluslararası sözleşmeler tartışması bir yana, iktidarın Kanal İstanbul tartışması iki yönlü olarak önümüze geliyor. İktidar bir yandan Kanal İstanbul vesilesi ile, boğazlarda ABD’ye imkan doğacağının sinyalini veriyor. Bir yandan da dün Erdoğan bizzat böyle olmadığını iddia ediyor. Biz Erdoğan’ın tutarlılığını beklemiyoruz. Mevcut sorun yalnız Erdoğan’ın doğru ya da yalan söylemesi bile sayılmaz. Bu sorun uluslararası alanda iktidarın sıkıştığı bir sorun. Bu sıkışıklığa karşı hangi yönde gideceği ise henüz belirsiz.
 
Bir gün S-400’lerden çok memnunuz diyip, diğer gün ABD’den telefon bekleyerek geçen günlerde, AKP’nin hamlelerinin ne kadar planlı olduğu da tartışmalıdır. İçeride oy kaybı, ekonomide güven kaybı, ittifakların beklentileri içerisinde AKP’yi her istediğini yapar düzeyinde görmek de doğru değil. İkinci faktör ekonomi elbette. Kanal istanbul ile büyük bir rant projesi devreye girecek. Şu günlerde can çekişen beton ekonomisini ve kendi sömürücü kesimini yeniden canlandırma motivasyonundalar.
 
Tüm bu sorunlara çare arayışı içinde Kanal İstanbul her açıdan bir felaket planı olacak. İktidarını sürdürmek için yapmayacağı şey yok evet farkındayız. Ancak Kanal İstanbul gibi bir felakete imza atmak geri dönüşü olmayan bir felaket olacak. Bu yalnız bizim iddiamız değil, tüm toplumun farkında olduğu bir gerçek. Kapitalizm, en sonunda iktidarlarını doğayı yok etmek pahasına sürdürmenin düzenidir. Ülkeyi de ortadan ikiye yarmaya da kalkarlar. Bundan sonraki kuşakların başına gelecek felaketleri hiç umursamazlar. Mevcut üretim ilişkilerinin yasasıdır bu.
 
Bu açıdan Kanal İstanbul’u durdurma mücadelesi bundan sonraki günlerde de sıkça önümüze gelecek, önemli bir mücadele alanı olacak. Kanal İstanbul gibi bir felakete toplum da imza atılmasını istemiyor çok açık. Geri dönüşü olmayan yola girmeye hazır iktidarı durdurmak için emekçi halkın bütünüyle elbette önemli bir mücadele vereceğiz. Her sıkıştıklarında bu deliliği önümüze getirenlerin çıkış yollarını kapatmak görevimiz. İnsanlığın da görevi olacak.
 
Ellerinden gelen her şeyi yapabiliyorlar yılgınlığını artık durduralım. Bize göre yapamıyorlar. Çok zorlanıyorlar. Daha çok zorlanmaları da, durdurmak da elimizde. Bu yönde yürüyeceğiz.