Emekçi Halka Demokratik Açlık Çözüm Olmaz

Kapitalizmin krizi Türkiye'de derinleştikçe, iktidarın hamleleri kendisini kurtarma çabasından öteye gidemiyor. Yaptığı kurtuluş hamleleri ile sermaye blokları arasında da tartışmalar uç göstermeye başladı. Siyasi iktidar, bir yandan krizin sonuçlarını halkın üzerine yıkarak sermayeyi hoşnut tutmak istiyor. Diğer yandan kendi yandaş sermayesini daha çok beslemenin yollarına bakıyor. Hepsinin sonucu olarak, halk yoksullaşıyor ve aldığı oylar eriyor. 

 
Kapitalizmin etkilerini, sermayenin hareketlerini ve siyasi iktidarın bu doğrultuda hamlelerini incelemek gerekir. İktidarın karşısında duran kesimlerin çoğunun, TÜSİAD gibi çevreler demokrasi istediğinde içine su serpildiğini görürsünüz. Mevcut siyasi iktidardan kurtulmayı yeterli bulanlar, sermayenin bu hamlelerini yerinde bulur. Yalnız marksistler bunun karşısında sorunun kaynağını öne sürer ve çözümün olmadığını açığa çıkarır.
 
Tüsiad antidemokratik gidişatın, muhafazakar kesimlerle anlaşmak üzere yapılan hamlelerin sermaye kesimlerinde oluşturduğu rahatsızlığı dile getirmeye başladı. Halbuki, iktidar krizin tüm sonuçlarını halkın üzerine yıkarken pek demokrasiden bahsetmiyordu. Bu aşamaya kadar, rejim değişikliği dahil iktidarın tüm hamlelerinde gayet memnundu. Vergileri silinirken Berat Albayrak’ı alkışlıyorlardı. Hala da ücretsiz izin furyasından, faiz oranlarıyla enflasyonun artışından pek söz etmiyorlar. İşten çıkarmak yasak diye işçilerin Kod 29 ile işten atılmasını da hiç antidemokratik bulmuyorlar. İktidarın artık sermayeyi de besleyecek pek hamlesi kalmayınca, TÜSİAD’dan demokrasi sesleri çıkmaya başladı. 
 
Diğer yandan işveren sendikası TİSK kısa çalışma ödeneğinin devam etmesini istemiş. Patronların cebinden para çıkmadan, maaşların bir kısmı ödeniyordu. Şimdi iktidar artık ödemeyeceğiz diyor. Çok açık ki, patronlar kısa çalışma ödeneği kesilince binlerce işçiyi daha ücretsiz izne gönderecek. TİSK ise maaş yükünden kurtulmuş olmanın devamını istiyor. İşçiler için ise maaşsız, tazminatsız, sağlıksız her koşulda kötüye gidişe devam.
 
Artık sorun, sermayeyi de besleyecek kaynakların git gide erimesi sorunu. Tek memnun kesim, son kalan kaynakları yemeye devam eden 5'li çete.
 
Sayılan kesimler arasında her koşulda emekçi halkın durumu ile ilgilenen yok. Olmayacaktır da. İktidar sermayenin yarattığı bu basıncı üzerine almak zorunda kalacak. Kendisini kurtarmaktan başka bir şey planlamayan iktidar için, oy kaygısı ve sermayenin yaptırımı arasında yeni hamleler söz konusu olacaktır. Her durumda iktidarın, sermaye için yeni hamleleri emekçi halkın elinden daha ne alabileceğinin hesabı olacak.
 
Kendisine oy vermeyen kesimlerin neyden memnun olup olmadığı iktidarı ilgilendirmiyor. Oy aldığı kesimlerin de memnuniyetini sağlayabilecek bir ekonomi yok. Bugün sermayenin kurtuluş çığlığı ise yalnızca yandaş sermayenin beslenmesinedir.
 
Her koşulda emekçi halkın daha çok yoksullaşmasından başka yol göstermiyorlar. İşçilerin aç kaldığı demokrasiye tamam diyecek olan düzen partileri için de sonuç hüsran olacak. Emekçi halkın iktidarı bu yüzden şart ve bu yüzden güncel. Bu yüzden anlatmamız çok mümkün. Emin olun yoldaşlar, her krizden çıkamazlar. Çıkış yollarını kapatmak sorumluluğumuz. Emekçi halkın yolunu açmak sorumluluğumuz.