Her Halükarda Seçime Mecburlar

AKP ve MHP, seçim kanununda değişiklik öngören teklifi meclise sundu. Milletvekillerinin seçimiyle ilgili değişiklik hedefleyen 15 maddelik taslak, iktidarın seçim hazırlığının ve telaşının bir belgesi. Böylece “AKP gitmez, seçimler artık olmaz, kaybedeceği seçime izin vermez, bir yol bulur sandık getirmez…” şeklinde devam eden fasılda sular durulabilir. Seçime gitmek dışında çareleri olmadığı görüldü. Ve AKP’yi bu yaklaşımlarla şişirmenin, yıkılmazlık atfetmenin hiçbir dönemde gereği ve kimseye faydası yoktu, şimdi de yok.

Halkın sokak röportajlarında sık sık ve şiddetle dile getirdiği gibi “o sandık ortaya gelecek, iktidar sandıkta hesap vermek zorunda kalacak”. “Ellerim kesilseydi de onlara oyumu vermeseydim” diyenleri de yazın bir kenara. Değişikliğin süreci ve uygulanmasına bakarak seçimin vaktinde olması yüksek ihtimalli görülüyor. Fakat ülke şartları erken seçime de hazırlıklı olmayı elzem kılıyor. Seçim süreçlerinin toplumsallaştırılması için her aşamasında bir hazırlığa ve siyasal yaklaşıma ihtiyaç var.

Seçim süreçlerinin asıl öznesi işçi sınıfı hareketidir. Değişimin gerçek bir demokrasi adımı haline gelmesi, toplumsallaşabilmesi ancak böyle mümkün olabilir. Bu perspektiften yoksun olan düzen siyaseti hangi maddeleri değiştirirse değiştirsin er ya da geç kaybedecek. Emin olalım, ülkedeki yoğun seçim süreçleri işçi sınıfının gücünü büyütecek imkanlarla önümüze geliyor. Geriye dönüp bakınca muhalefetin önemli bir kesimi, yüksek oranda sandığa giden seçmenler “ben ne seçim yasası değişiklikleri, ne yüksek seçim kurulu kararları gördüm” durumuna doğru evrildi. Muhalefetin ittifak siyasetinin hazırlıklara girişmesi AKP’yi epeyce zorluyor. Tüm bu gerçekleri unutmadan yeni yasadaki düzenlemelere bir bakalım.

Oy Oranları Kendilerine Yontulacak
Taslaktaki ittifaklar içindeki milletvekili sayılarının oy oranlarına göre dağıtılması pek tabi AKP’ye yontulmasını sağlayacak şekilde düzenlenmiş. Bu maddenin varmak istediği asıl amaç; muhalefet mecliste çoğunluğu elde etmesin. Cumhurbaşkanlığı sistemine esas tehdit olarak görülen mesele, muhalefetin meclisin ¾’ünü kazanması ve sistemi referanduma götürebilir konuma gelmesi.

İttifak içerisinde olan fakat az sayıda oyu olan partiler önceden milletvekili elde etme fırsatını yakalayabiliyordu. Yeni taslakta bunun önüne geçilerek ittifaktan ayrı bir şekilde parti olarak değerlendirilmek isteniyor. Değişiklikle ittifakın büyük partisinin de milletvekili sayısı düşmüş olacak. Özellikle “6’lı masadaki” yeni partilere AKP tabanından oy kaymasının bu şekilde önüne geçilmek isteniyor. Küçük partilere dağılan oylar azalarak milletvekili çıkarılması zora sokulacak. AKP başkanlık sisteminde hep özlemi içerisinde olduğu aslında tek partili anlama gelen “bir iktidar partisi bir de muhafelet partisi neyimize yetmiyor” hadisesinin peşinde koşmaktan vazgeçmiyor. Çok oy alan partiye vekilliklerin oransal olarak çok daha büyük bir kısmını kazandıran düzenlemelerin tarihi eski. 12 Eylül sonrası adı D’hont olan seçim sistemiyle beraber uygulamaya konuldu, güncelleyerek Turgut Özal’dan bugüne yaşatıyorlar.

Sandık Güvenliği için Tetikte Olmalıyız

Koca seçimleri olmadık gerekçelerle iptal edip tekrarlatan AKP’nin sandık güvenliğine tekrar göz dikmesine şaşırmadık. Sandık seçim kurulu üyelerinin belirlenmesinde kura usulü getirilmesini hedeflemişler. Böylece yerel seçimde etkili bir şekilde toplanan ıslak imzalı itiraz dilekçeleri, mühürsüz belgelerdeki hukuksuzluğa onay veren seçim kurulları yaratma peşindeler. Muhalefetin sandıklara siyasal bakmaya devam etmesi, yerel seçimdeki gibi hazırlığı elden bırakmaması, iktidarı yıkıma götürür. “Yine dene yine yenil büyük yenil” şiarına tam bağlılık içinde tüm usulsüzlük ve hukuksuzları zorlayacaklar.

Yeterlilik Koşullarının Hedefi Muhalefet
Şu anda yasaya göre mecliste grubu olan parti seçime girme hakkı kazanıyor. Ancak yeni taslakta grubunun olması yeterliliği kalkıyor. Ayrıca iki kere tüm kongrelerin yapılmış olması şartına bağlanıyor. Bu düzenlemenin sözdeki sebebi CHP ve İyi Parti arasındaki gibi bir vekil alışverişini engellemek. Ancak asıl sebep elbette muhalefetteki birçok partinin seçime girme yeterliliklerini tartışmaya açabilmek. Vekil transferi yolunun kapatılması da bunun güvencesi. Bu değişiklikle beraber YSK seçime girme yeterlilikleriyle ilgili tartışmalı kararlar verebilir.
AKP’nin seçim yasası taslağı “yandaş müteahhite ihale şartnamesine” benziyor, şartnamenin maddeleri AKP ve MHP’nin gediklerle dolu bir hayat sürdüğünü hatırlatıyor. İktidarın hangi gediklerden su aldığı ve alacağı hakkında en geniş muhalefete epey fikir veriyor.

Daha yakın zamanda gerçekleşmiş olan yerel seçimlerdeki İstanbul sonucunu baz alacak olursak 31 Mart 2019’da yaklaşık 14 bin oy farkla kazanan İmamoğlu karşısında AKP-MHP’nin iptale her türlü hukuksuzluk yöntemiyle, götürdüğü yenilenen seçim, iktidar bloğuna büyük ders oldu, neredeyse farkı ona katlayarak, 800 bin üzerinde artan oy desteğiyle İmamoğlu’na kazandırdı.

Yakın zamandaki yerel seçimler, AKP-MHP’nin seçimlerle ilişkisinde onlara büyük bir ders oldu ancak bunu unutmuş gibi gözüküyorlar. Koca bir İstanbul seçiminin iptalinin ve yenilenmesinin sonucu 14 bin oyluk farkın yüzbinlere çıkması oldu. AKP büyük kaybetti. Sandık güvenliği için yapılan çalışmalarıyla, seçmenlerin ve muhalefetin politik iradesiyle siyasi iktidarın müdahaleleri engellenmiş oldu. Dolayısıyla “seçimle göndermenin” hem imkanları hem de yolları kat edilmiş olarak önümüzde duruyor. Siyasi iktidarın seçim hamlelerine karşı önümüzdeki seçimlerde de buradan, halkın kendi iradesine sahip çıkma potansiyeline dayanarak yürüyeceğiz.