Metal işkolunda bir TİS sürecini daha geride bıraktık. İki büyük metal sendikası süreçten kazanımla çıktıklarını anlatıyor. Ancak Çimsataş işçilerinin direnişi işlerin o kadar da pürüzsüz ve tartışmasız olmadığını gösteriyor.
Mersin’deki Çimsataş fabrikasındaki Birleşik Metal İş üyesi işçiler TİS’in imzalanmasından hemen sonra anlaşmaya ve fabrikadaki kötü şartlarına karşı fiili greve başladı. İşçiler önce polis zoruyla fabrikadan çıkartıldı. Sonrasında da 13 işçi işten çıkarıldı.
Tüm bu süreç, metal işkolunda şu ana kadar yürütülen sendikal mücadeledeki doğru ve yanlışları da ortaya serdi. Türk Metal Sendikası’nın uzlaşmacı tavrı tarihsel olarak tutarlı. Ancak Birleşik Metal İş’in iddialarıyla uyguladıkları arasındaki açı çok fazla.
İlk olarak MESS’in karşısında konulan taslağın güncel ekonomik koşullardaki yetersizliği ortada. Taslakta istenenleri gerçek enflasyon oranları ve asgari ücrete yapılan zamla çokça karşılaştırdık. Bunun altındaki tüm oranların metal işçilerinin kaybı anlamına geleceğini söyledik. Hadi bu fikirler somut koşulların gerekliliklerine uymuyor diyelim. Tüm bu eleştirilere rağmen taslağın tartışmaya bile açılmaması ne anlama gelmeli? Tek başlarına nesnellik ve zor koşullar bu durumun sebebi sayılabilir mi? Peki açıklaması yapılan ancak hazırlığı yapılmayan grev kararlarına ne demeli? Bu eksikliğin sebebi de nesnel koşullar olabilir mi?.
Çimsataş işçileri hem imzalanan TİS’i, hem de fabrikalarında dayatılan şartları reddederek direnişe başladılar. Bu işçilerin yalnız bırakılmalarının, sakinleştirilmeye çalışılmasının sebebi nasıl bir sebebi olabilir? Bu sürecin sonucunda patronlar fiili grev başlatan 13 işçiyi işten attı. Bu işçiler savunulamazsa işçilerin gelecek zamanlardaki benzer eylemleri nasıl savunulacak?
Birleşik Metal İş’in bu süreçte aldığı konum Türk Metal’e göre daha solda olan ancak yine de işçilere söz, yetki ve karar haklarını teslim etmeyen, gerekli görülen yerde işçilerin eylemlerini desteklemeyen bir sendikayı anlatıyor. Çimsataş işçilerinin eylemleri yanlış yürütülen uzun bir TİS sürecinin sonucuydu. Yapılan açıklamalardaki söylemlere bakılırsa yanlış anlayışların düzelme ihtimali görünürde yok. Çünkü söylenene göre yapılabileceklerin en iyisi yapılmış, alınabilecek en iyi zam alınmış durumda. Bu sonucu eleştirenlerin amacı ‘manipülasyon, algı ve husumet yaratmak’. Her gün iktidar sözcüleri muhalefete neler saydırıyorsa aynı söylemleri burada da görüyoruz.
Ancak böyle süreçler metal işçilerinin kaderi değil. Patronlara karşı üretimden gelen güçlerini kullanan, gerekirse grev yapan, şalter indiren işçiler sendikalarında da güçsüz ve çaresiz değiller. O sendikalar işçilerinin mücadelesi ve deneyimleriyle kuruldular, büyüdüler. İşçiler sendikal mücadelelerinde kendilerine yaslanmayan, kendi çıkarlarını savunamayan hiçbir odağa mecbur değil. Çimsataş işçileri çevrelerini saran tüm bu zorluklara rağmen ayağa kalktı ve iradesini gösterdi. Metal işçilerine örnek olacak olan budur. MESS’e karşı mücadelelerini ilerletecek olan tek şey, kendi deneyimlerine ve mücadelelerinin sonuçlarına güvenmeleridir. Metal işçileri meseleyi kendi ellerine aldığında karşılarında duracak, onları dizginleyecek hiçbir güç kalmayacaktır.