Ekonomik Krize Her Hafta Başka Sorumlu

Erdoğan bugün Katar’a yola çıkmadan önce yaptığı açıklamada stokçuluk meselesine değindi. Otomotiv sektöründe bile stokçuluğun yapıldığını ancak aslında çok haram olduğunu anlattı. Ticaret bakanına cezaları arttırmasını söylediğini belirtti.

Bundan bir tur önce zincir marketlerle ilgili başlatılan tartışmayı hatırlayalım. Erdoğan zincir marketleri fahiş fiyat uygulamaları ile suçlamış, Rekabet Kurulu inceleme başlatmış, hatta ceza vermişti. Ancak bir hafta geçmeden yapılan açıklamada cezanın fahiş fiyatlarla ilgili verilmediği açıklanmıştı. Üzerine Ticaret Bakanı Muş çıkıp “Serbest piyasa geçerli, fiyatlara müdahale etmiyoruz” demiş, yani ‘fahiş fiyatların’ olabileceğini kabul etmişti.

Burada da aynı tarzda bir tartışmanın yürüyeceği belli. Erdoğan bu sefer ‘stokçuluk’ diye sorumlusunun, ne yaygınlığının, ne etkisinin belli olmadığı bir olguyu ortaya atıyor ve kötü ekonomik gidişata bir bahane daha buluyor. Dolar kurunun sorumlusu dış güçler; gıda fiyatlarının sorumlusu zincir marketler, otomotivdeki sorunların sorumlusu stokçular oluyor. Nerede iktidarı sorumluluktan kurtaracak bir parça var, suçlu o. Bir sonraki sorumlular da doğalgazı pahalıya satan Putin, elektrik kaçaklarını önlemeyen santraller veya çok benzin yakıp maliyeti arttıran kamyonlar olabilir. Bu bahanelerin hepsi orta vadede unutulacaktır.

Ancak ekonomik krizle ilgili anlaşılması gereken tek gerçek şudur: Bu sorunlar düzenin parçalarının iyi çalışmamasından değil, aksine çok iyi çalışmasından kaynaklanıyor. Değişik sektördeki patronlar karlarını düşürmemek için ne gerekiyorsa yapıyor. Bankalar kendi çıkarlarını korumak için finans piyasalarına etki ediyor. Yatırımcılar nereden daha çok kazanacaklarsa paralarını ona yatırıyor. Serbest piyasa kuralları tıkır tıkır işliyor. Siyasi iktidar da kendi işine nasıl geliyorsa faizi oraya çekmeye çalışıyor. Ekonomik kriz işte bu parçaların birlikte ama ayrı hareketinden doğuyor.

Bu işleyişi düzen diye adlandırmamızın; bütünü işaret etmemizin ve hiçbir parçayı ekonomik krizden ayrı tutmamamızın sebebi bu. Stokçuluk yok mudur, vardır. Fahiş fiyat yok mudur, vardır. Dolar kuru üzerinden yapılan vurgunlar, manipülasyonlar yok mudur, vardır. Ancak serbest piyasanın hüküm sürdüğü yerde bunlar oyunun kuralıdır. Bir dönem azalırlar, bir dönem artarlar ama asla sona ermezler. Hepsi bir bütünün, patronların rekabet halinde hareketlerinin parçalarıdır. Kendine yakın sermayeyi beslemek için kırk takla atan AKP de bu bütünün önemli bir parçasıdır. Siyasi iktidarın da, düzen muhalefetinin de ekonomik krize bakışları bu bütünü görmez, göremez.