Geçen haftalarda gerçekleşeceği iddia edilen ancak gerçekleşmeyen bakan değişimi dün gece yaşandı. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan görevinden ‘affını istedi’; yerine yardımcısı Nureddin Nebati getirildi. Nebati’nin geçen yıl aynı zamanlarda tartışmalı bir şekilde istifa eden damat Albayrak’a yakın olduğu belirtiliyor. Erdoğan’ın faiz politikasıyla daha fazla gün yüzüne çıkan, “kendi sermaye kesimlerini besleme” politikasına devam edeceğini, yeni bakanın MÜSAİD yöneticisi olmasından anlayabiliriz. Erdoğan; emekçi halkın yaşadığı tüm zorlukları dikkate dahi almadan, kendisini destekleyecek ve ayakta tutacağına inandığı sermaye kesimini beslemeye devam edecek gibi görünüyor.
İktidarın ekonomi politikalarında bu istifaların ve değişimlerin elbette önemi var. Albayrak’ın istifası da ekonomi yönetimiyle ilgili tartışmaların sonucunda bir anda gerçekleşti. Resmi bir açıklama olmasa bile döviz kurunu sabit tutabilmek için 128 milyar dolarlık hazine rezervi Albayrak döneminde eritildi. Dolar kuruyla ilgili şiveli bir şekilde yaptığı ‘şakalar’ hala dalga konusu.
Bu istifadan sonra Albayrak’ın da becermeye çalıştığı düşük faiz politikasına kısa bir süre ara verildi. Naci Ağbal ve Lütfi Elvan getirildi, ekonomideki sorunlar birazcık olsun ertelendi. Ancak seçim gündemi yaklaştıkça, salgının ekonomi üzerindeki etkisi kaybolup da bir iyileşme görülmeyince başka kararlar alınmak zorunda kalındı. Kavcıoğlu’nun atanmasıyla bu ara dönem de bitti. Dün akşam yapılan atamayla düşük faiz politikası perçinlenmiş oldu.
Siyasi iktidarın bakanları öyle çok değişmiyor. Ancak ekonomi alanında, hem bakanlık hem de Merkez Bankası’nda sürekli bir sallantı var. Bakan, başkan değişmese yardımcılar, müdürler, daire başkanları değişiyor. Ekonomi politikaları bir türlü yerine oturtulamıyor.
AKP açısından bu sefer ise son düzlüğe girilmiş gibi gözüküyor. Erken seçim tartışmalarının yaşandığı, olağan seçimlere bile az bir sürenin kaldığı bu dönemde ekonomide bir öyle bir böyle yapılamayacak bir noktaya gelindi. Tüm iktidar kadrolarının canla başla kararlaştırılan politikayı savunmaya koşması, Erdoğan’ın meseleyi en üst düzeyden ele alması bundan. Ekonomide karar verilen politika böyle zorunlulukların ürünü.
Merkez Bankası başkanı bugünkü açıklamasında ‘pahalılığın’ kısa sürede düşeceğini, 6 ay sonra da uygulanan politikaların ‘iyi sonuçlarını’ görebileceğimizi açıkladı. Kavcıoğlu için 6 ay kısa bir süre olabilir ama ekonominin sonuçlarını gün gün yaşayanlar için uzun bir süre. Ayrıca Erdoğan’ın ballandırarak anlattığı ‘düşük faizle artan üretim’ masalının sonuçlarının 6 ayda görülmesi zor. Bir önceki seferde dolar kurunu bastırmaya yarayan rezervler artık elde yok. Dün Merkez Bankası’nın yaptığı müdahale kaç kere daha tekrarlanabilir belli değil. AKP tüm zorluklarına, değişen tüm bakanlara rağmen bu politikayı sürdürecektir. Bunun halk üzerindeki etkisini ise ‘Sabredin’ söylemleriyle hafifletmeye çalışacak.
Bakanların değişmesiyle düzeltilemeyen ekonomi, sorunun ne kadar temelde olduğunu gösteriyor. Ülkedeki ekonomik kriz faizi indirip çıkartarak, sermayenin o veya bu kesimini kollayarak düzeltilemeyecek bir durumda. Bu gidişata karşı emekçilerin sesi gittikçe daha yüksek çıkıyor. Mücadele sebepleri ve imkanları artıyor. Çözümsüzlük, mevcut ekonomik düzenin yanılsamalarını dağıtıyor. Son raddede, bu yanılsamaları defetmek ve işçi sınıfının mücadele imkanlarını genişletmek görevi bizlere düşüyor.