Artık genel kamuoyunun da gördüğü gibi AKP’nin salgın tedbirlerinin halkın sağlığıyla hiçbir alakası yok. Tüm tepkilere rağmen normalleşme başlatıldı, tüm uyarılara rağmen hiçbir kalıcı önlem alınmadı. Aşılama süreciyle ilgili kriz göz göre göre geldi. Tüm bunlardan sonra ise şimdiye kadarki en sert önlem sayılabilecek 17 gün tam kapanma kararı alındı.
Bu kararın alınmasındaki en büyük etken, AKP’nin 2018 yılından beri bir çözüm getiremediği ekonomik krizdir. AKP iktidarının ilk döneminde dışarıdan gelen yabancı kaynak akışının artık gelmemesi sorununa o zamandan beri bir çözüm getiremedi. Bu sorun erteledikçe derinleşti, derinleştikçe de devletin kasasında tüm birikmiş kaynakları eritti. Kayıp 128 milyar sorusu da işte bu temel sorunun bir sonucu olarak ortaya çıktı. Ülke ekonomisi her noktadan ‘dışarıya’ bağlıyken, üretim hiçbir şekilde planlanmazken kalıcı bir çözüm de görülememekte. Salgının gelişi de bu krizi katbekat derinleştirdi.
Nisan ayının bitişiyle ülke ekonomisine en yüksek oranda döviz sağlayan turizm dönemi de ufukta gözüktü. AKP için bu turizm dönemi de ekonomik krizin sonuçlarını bir sene daha hafifletmenin, biraz daha geçiştirmenin dönemi işte. O nedenle ne yapılıp edilip vaka ve ölüm sayılarının düşürülmesi, Rusya’nın ve Avrupa’nın turist göndermeye ikna edilmesi gerekiyor. Her gün yüzlerce kişi ölmüş, aşılamanın nasıl süreceği belli değilmiş, esnaf kan ağlıyormuş... Bu sorular AKP’nin önündeki sorular değil. Onların önündeki tek soru turizm patronlarının karları ve döviz gelişiyle kendilerine siyasi çıkar sağlayacak kadar bir ekonomik rahatlama.
İşte bu nedenlerle kapanma kararı alınıyor ama hiçbir destek açıklanmıyor, salgının başından beri tıklım tıkış işyerlerine gidenler için ayrıca bir önlem alınmıyor. Çünkü tek önemli şey sayıların azıcık baskılanması ve dışarıya verilecek görüntü.
AKP iktidarı işte bu çıkarların, yani turizm patronlarının, bu patronlara gelecek dövizlerin ve kendi siyasi ikballerinin iktidarıdır. Aldıkları kararlar da bunlara göre şekillenmektedir.