AKP salgının ekonomiye etkisiyle ilgili kalıcı hiçbir çözüm bulamadığı içi yine yeniden kapanma açıklamak zorunda kaldı. Salgının başlaması üzerinden bir yılı aşkın süre geçti, yine de hiçbir alanda ilerleme sağlanmadı. Erdoğan’ın açıklaması da bunları doğrular nitelikte. Durduralamayan salgının sorumluluğu önlemlere uyulmamasına bağlanıyor, elden başka bir şey gelmediği için de kötü sonuçlarına rağmen kapanmaya gidiliyor.
Bu açıklamada ne sorumluluğun önlemlere uymayanlara yıkılmasına, ne de elden başka bir şey gelmediğine inanmalıyız. Salgınla ilgili yapılması gereken en önemli şey, aşılamanın hızlıca tüm yaş gruplarında tamamlanmasıydı. İktidar açısından bu sorunun cevabı “aşı getirmeye kaynak yok” olamaz elbette. Eğer ekonomi politikalarının tamamını kendi yandaş sermaye gruplarına kamu kaynaklarını aktarmaya adamış olmasalardı aşı için de kaynak bulabilirlerdi.
Aşı patentleriyle ilgili tartışma tüm dünyada sürüyor, AKP’lilere de şimdi sorulsa ‘Keşke kaldırılsa’ diyeceklerdir. Evet, keşke kaldırılsa… Ama bunu AKP’lilerin söylemeye yüzleri var mı? Ülkedeki sağlık sistemini her şekilde özelleştirmeye çalışan, her tür kamusal sağlık harcamasını kısan, ilaç üretimini şirketlerin insafına bırakan AKP, şimdi aşı patentleriyle ilgili tutarlı olarak ne diyebilir?
Piyasa ekonomisinin uygulayıcıları, salgınla birlikte girdikleri krizleri geçici önlemlerle, emekçi halkı hiçe sayarak atlatmaya çalışıyor. Atlatamazsınız. Aşıların bulunması, üretilmesi ve dağıtılması sorunu boydan boya bir ekonomik sistem sorunudur. Koca dünyada aşılamayı yapabilen birkaç gelişmiş ülke bu soruna köklü bir çözüm örneği diye gösterilemez. Kapitalizmi tepeden tırnağa savunanlar bu soruna çözüm getiremez. Ama bunu bahane olarak anlatmalarına izin vermeyelim, her an gerçek yüzlerini, yani kapitalizme göbekten bağlılıklarını teşhir edelim.