NATO’nun Ukrayna’yı üyeliğe alma planları, Rusya’nın sınıra yığdığı askerler, karşılıklı yapılan açıklamalar ve Putin-Biden görüşmesi… Bu olaylar 2014 yılından beri Ukrayna’da yaşananların son perdesi. Ukrayna senelerdir Avrupa ülkelerinin, ABD’nin ve Rusya’nın güçlerini test ettiği, karşılıklı hamleler yaptığı ve çıkarlarının peşinde savaş kovaladıkları bir coğrafya durumunda. Son dönemdeki sürecin de nereye varacağı belirsiz ancak bu çatışmalı halin coğrafyada yaşayan halklara faydası olmadığı da ortada.
Ukrayna, aynı Suriye’de olduğu gibi emperyal güçler arasındaki rekabetin sonuçlarının Avrupa’nın dibinde bile nerelere varabileceğini açıkça gösteriyor. Düşürülen hükümetler, dışarıdan yapılan müdahaleler ve iç savaş… Emperyalistlerin çıkarları söz konusu olduğunda bu süreçlerin hiçbiri imkansız değil, hiçbiri göze alınamaz değil.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra birçok liberal soğuk savaşın bitişiyle çatışma ve savaş süreçlerinin de sonlanacağını söyleyip durmuştu. Ancak bu durumun yanlışlanması uzun sürmedi. Kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizm; bloklar arasındaki rekabet ile birçok savaşı körüklemeye devam etti ve ediyor. ABD’nin Ortadoğu’ya saldırıları ülkeleri ve halkları felaketlere sürükledi, hala sürüklüyor. Ortadoğu’da, Asya’da, Avrupa’nın yanı başında bile savaş tamtamları sürekli hazırda tutuluyor. Silah endüstrisi salgında küçülen ekonomilere rağmen büyümeye ve satışlarını arttırmaya devam ediyor.
Dünyadaki gidişatın bu olduğu düşünüldüğünde Ukrayna’da yaşanan süreç de kimseye şaşırtıcı gelmemeli. Ancak emperyalizmin savaşları insanlığın kaderi olarak da görülmemeli.